menu_open
Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

GEÇMİŞİN AYNASINDA

21 0
07.03.2024

Tarık Buğra'yı ölümünün 30. yıl dönümünde anmak üzere, doğum yeri Akşehir'e vardığımızda saat akşam 6'yı gösteriyordu.
Ayağımızın tozuyla öğretmenevinin salonuna geçiverdik. Salonda on bir ilden gelen bizim gibi Anadolu Mektebi'nin öğrencileri, öğretmenleri ve yetkililer vardı. Tarık Buğra hakkında edebi ve ilmi bir sohbet gerçekleştiriliyordu. Sohbete biz de dahil olmuş olduk.
Moderatörün Prof. Dr. Abdullah Harmancı ve konuğunun Tarık Buğra'nın zevcesi Hatice Bilen Buğra olduğunu öğrendik. İkisini de daha önce hiç görmemiş ve de isimlerini duymamıştım. Meğer Tarık Buğra'nın zevcesi de , onun kadar olmasa da, kalemi güçlü bir yazarmış.
Hatice Hanım, şimdilerde 73 yaşında. Yaşına göre oldukça dinç ve sağlıklı gözüküyor. Kalemi de bir o kadar güçlü. Eşi öleli 30 yıl olmuş. Eşiyle ilgili 30 yıldır birçok anma toplantısına katılmış. Çoğunu yetersiz bulmuş ve beğenmemiş. Bir daha bu tür programlara katılmama kararı almış. En güzel anma ve anlama programlarını Anadolu Mektebi'nin yaptığını ifade etti. Bu vesileyle de ta İstanbul'dan atlayıp gelmiş. Üç gün boyunca bizlerle beraber oldu. Hem panellerde hem özel sohbetlerde yazarımız, merhum eşi Tarı Buğra'dan övgüyle bahsetti. ''Kendisi bu ortamı görseydi çok mutlu olurdu'' derken ağlamaktan kendini alamadı.
Çok da mütevazi bir duruşu var. Moderatör ısrarla '' siz de bir yazarsınız, biraz da sizin eserlerinizden, hikayelerinizden konuşalım'' dediğinde '' ben Tarık Bugra'nın konuşulduğu bir ortamda şahsımdan bahsedilmesini zül adderim,........

© Terme Bilgi Gazetesi


Get it on Google Play