Niyazi Sayın'ın hür nefesi
Niyazi Sayın, imkânsızın sınırlarında gezinen bir sanatçıydı. Neyzen, ebrucu, fotografçı ve tesbih sanatkârıydı. İlgileri ve merakları sayılsa bunlara eklenecek onlarca çıkar. Hocası Necmeddin Okyay gibi on parmağında on hüner olanlardandır. Klasik sıfatlandırmayla 'hezarfen’dir. Ney açar, gül yetiştirir, kuş meraklısıdır ve kafeslerini yapar, bahçecilik eder, futboldan tenis merakına uzanan sporculuğu da vardır. Bütün ilgilerinde sanat merkezdedir.
Resne’li Niyazi Bey neslindendir. Adı da oradan gelir. Onun hürriyetçi genlerini taşıdığını hayatının belli dönemlerinde görürüz. Niyazi Sayın’ın babası Tanburi Cemil Bey hayranıdır. Evlerinde gramofonda onun plakları döner. Yokluğu, yoksulluğu da tadan bu orta halli ailede, Batı Müziği plakları da, özellikle Bach’ın eserleri de dinlenir. Kulak, ses güzelliğine örneklerle hazırdır.
Fakat büyük şok başka bir yerden gelecektir.
Bir gün evin yakınlarından gelen bir ezan sesini duyunca yerinde çakılır. Ses anlı şanlı okuyuculardan değildir. İddiasız bir kişiliğin kendisi olduğu saf söylenişin içli davetini duyuran bir okuyuştur. Sese doğru gider ve camiye varınca okuyan büyük ebrucu ve attar Mustafa Düzgünman’la karşılaşır.
Bütün hayatını yönlendirecek güç merkeziyle tanışması böyledir. Atom Enerjisi Kurumu başkanlığı da eden Prof. Dr. Ahmet Yüksel Özemre’nin Kubbealtı Neşriyat’tan çıkan Üsküdar’da bir Attar Dükkânı kitabı onun dükkânını anlatır. Orası bir insan yetiştirme ve mayalama merkezidir. Klasik tasavvuf neşesinin yaşandığı, müzik ve şiir başta bütün sanatlarımızın hayata katıldığı az sayıda kalan ocak mensuplarının uğrak yeridir.
Evet, bu inanç........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Gideon Levy
Sabine Sterk
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein