Grup mücadelesi kadar, sınıf mücadelesine de baksanız!
Diğer
23 Aralık 2025
“Medya, iş dünyası, uyuşturucu ve bilumum ilişik meseleler”le ilgili “grup mücadelesi” sürerken…
İşçiler de “sınıf mücadelesi”nin içinde!
Medyanın bozulması diye bir husus hep vardı ama bir yandan yok edilirken sefilleşip çürümesi şu çeyrek asra nasip oldu. İktidarlarla oynaşmaya başladın mı, istediğin kadar “cumhuriyetçi, demokrat, seküler, laik vb” geçin, kirlenmeyi başlatmışsındır zaten. Öyle başladı, böyle dibe vurdu.
O yüzden “eski güçlü medya”dan kalanlarımız, sanki hiç günah ekilmemiş gibi, sadece şu çeyrek asra sallamasın. Ne ekildiyse, onun bin beteri biçiliyor. Çünkü onları veya o karakterlerin daha da bozuklarını ve eski ana akım medyayı da ele geçirirlerse iktidarlarının pekişeceğini düşünenler, eski modelin üstünden yürüdüler. Onu da ezip bir çamur deryası yarattılar.
Bağlı medya, bağımlı medya, biat-itaat medyası, ayırma-kayırma, adamını (kadın da tabii) konuşlandırma, trolleştirme, gazeteci niteliği taşıyanları kazıma, onları geçimle ya da gözaltıyla, hapisle cezalandırma, sindirme, itibarsızlaştırma seferberliği… artık aklınıza ne gelirse.
Mesele insanların özel hayatı değil; özel hayatın tüzel hayatla da iç içe geçmesiyle, ihtirasların “kullanışlı” hale gelmesi, kendini korumak ve abat etmek isterken, güçlülerin, kudretlilerin maşası, sopası, koruma görevlisi, borazanı, sansürcüsü, yalakası, yanaşması olmak. Kişisel menfaat ve hazları, büyük siyasi-maddi menfaatlerin neferi yapabilmek. Sadece “kendi hayatın, arsızlıkların” olsa, yine bir derece. Ama bu karakterle başkalarının hayatıyla da oynamak!
Bunlar son çeyrek asırda icat olmadı elbette. Mucitler zaten iyi bilir! Lakin şu çeyrek asır kokuşmuşluğun zirveleriyle de yetinmedi, hep tırmandı tırmandı. Şu andaki kimi “düşüş” salgın bir hastalıkta sadece birkaç semptoma dair olmalı. Hastalık baki; çünkü üniversitelerden yargıya, kolluk kuvvetlerinden iş dünyasına, toplumun ve devletin her hücresi mustarip.
“Son ayıklamalar” kimine göre iktidar içi mücadele, kimine göre temizlik. İkisi de mümkün. Çünkü ilki için zemin oluştu… ikincisi de “iç ve dıştan baskılanan” zaruret olabilir.
Ama şunlarla birlikte: “Düşenler, düşürülenenler” aynı anda vuku bulan iki “düşüş”e denk geliyor: Biri, ekonominin ve dağıtılabilir, pay alınabilir kaynakların büyümesinin durması. Deniz orada bitti bir süredir. Kapitalizmin zaten bunalımı olan böyle bir süreç, “crony capitalism” yani “ahbap çavuş kapitalizmi”nde bunalımdan öte bir çıldırma noktası yaratır, kimi ahbap çavuş da yara alır.
Sizin cebinizden, enflasyonla, devalüasyonla, vergilerle alınanlar duvara dayanırken, yatırım-üretim-tüketim süreçlerinden nemalanmanın da sınırına gelinmişse, bu kez “en çürükler” üzerinden, dengeleri yeniden........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Penny S. Tee
Gideon Levy
Waka Ikeda
Grant Arthur Gochin
Daniel Orenstein
Beth Kuhel