menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Savcı Sisli Vadi’de “olası kasıtla adam öldürme”den ceza isterken, mahkeme “bilinçli taksirle” suçu neden hafifletti!

100 8
12.11.2024

Diğer

12 Kasım 2024

Kırklareli’nin İğneada bölgesindeki longoz ormanlarında “kaçak” olarak faaliyet gösteren Sisli Vadi (Foggy Valley) adlı tesiste geçen yıl eylülde yaşanan ve 6 yurttaşın yaşamını yitirdiği faciayla ilgili yargılama tamamlandı.

Yargılamayı yürüten Kırklareli 2. Ağır Ceza Mahkemesi, tutuklu sanıklardan, kaçak tesisin sahibi Bülent Bayrak’ı “bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümü ve yaralanmaya sebep olma” suçundan 11 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırdı.

Mahkeme; tutuksuz sanıklar Cenan Aydın ile Büşra Gökgöz için 7 yıl 6’şar ay hapis cezasına hükmetti. Diğer tutuksuz sanık Sevcan Ulutürk hakkında beraat kararı verildi.

Sisli Vadi konusu, Büyüteç’in takipçilerinin yakından bildiği dosyalardan. Facianın yaşanmasıyla birlikte gelişmeleri yeri geldikçe aktardım.

Kırklareli Valiliği’ne bağlı il özel idaresine ait arazide turistik faaliyet yürüten tesisteki bugalovların sular altında kalması, Sisli Vadi’yi merkezine alan ve bir süredir devam eden yasa dışılığı ortaya çıkardı.

Facianın ardından başlatılan adli soruşturmada, devletten kiralanan araziye inşa edilen ve selde kullanılamaz hale gelen 18 bungalovun ruhsata aykırı, yani kaçak olduğu anlaşıldı.

Valilik tarafından mühürlenmesi gereken tesisin faaliyetlerine, Önceki Kırklareli Valileri Osman Bilgin ve Birol Ekici başta olmak üzere kamu personelinin göz yumduğu ortaya çıktı! Yıkım kararı verilmesine rağmen tesisin faaliyete devam ettiği belirlendi.

Turistik tesisin, resmi kayıtlarda “karma çiftlik” olarak gösterildiği ve usulsüzlük yapıldığı gün ışığına çıktı.

Ayrıca, olayın ardından başlatılan adli soruşturmayı yürüten ve HSK’nın yaz kararnamesiyle tenzil-i rütbe ile Yargıtay Savcısı yapılan dönemin Kırklareli Cumhuriyet Başsavcısı Hazım Aslancı, soruşturmayı yürüten ve yine hakkındaki şikâyetlerin HSK’ca değerlendirilmesi sonucunda Van’a tayin edilen Cumhuriyet Savcısı Muzaffer Lekesiz’in, sanık Bülent Bayrak’la tanışıklıkları ortaya çıktı. Hatta, savcıların Bayrak’ın kaçak olarak işlettiği Sisli Vadi’deki “adliye pikniği”ne katıldıklarının görüntüleri kamuoyuna yansıdı.

Yargı boyutundaki skandal bununla bitmedi.

İddianamenin kabul edilip yargı aşamasına geçildiğinde davaya görevlendirilen Kırklareli 2. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı ve aynı zamanda Kırklareli Adliyesi Adalet Komisyonu Başkanı Hüseyin Gedik’in de Bayrak’la tanışıklığı olduğu ve adliye pikniğine katıldığının fotoğrafı gündeme geldi.

Yargılama sürecinde yakınlarını kaybeden aileler, birden fazla kez Gedik’in davadan çekilmesini talep etti. Öyle ki, bu durumu Ankara’da görüştükleri hükümet yetkililerine de aktardılar.

Buna karşın Gedik, çekilmeyip davayı yönetmekte ısrarcı oldu.

Dosyanın savcısının değişmesi sonrasında süreci araştıran savcı, mahkemeye sunduğu mütalaasında, savcılıkça ilk aşamada göz önüne alınan “bilinçli taksirle ölüme sebebiyet vermek” suçu yerine “olası kastla ölüme teşebbüs” iddiasıyla ceza verilmesini mahkemeden talep etti.

Şunu notu ekleyim; bilinçli taksirle ölüme sebebiyet verme suçunun Türk Ceza Kanunu’ndaki karşılığı 2-6 yıl hapis cezasıyken, olası kastla ölüme teşebbüs suçunun yasadaki karşılığı 9-15 yıl hapis cezası.

Bu cezayı, yaşamını yitiren 6 kişi için 6 kez ayrı ayrı verildiği düşünülürse, hüküm niteliğinin değişmesi, sanıkların yüksek cezadan kurtulmasının önünü açıyor.

Gelelim, karar duruşmasına, mahkeme sanıklar hakkında savcının talep ettiği hükme uymak yerine, “bilinçli taksirle ölüme sebebiyet vermek” suçundan cezayı uygun buldu.

Yani; cezaları hafifletti, nedense?!

İlk derece yargılaması tamamlandı, elbette daha istinaf süreci var.

Ancak, yerel mahkeme kararı aileleri umutsuzluğa sürükledi, doğal olarak.

Faciada kızı ve damadını yitiren Safiye Yaşa, daha ilk andan itibaren süreci çok yakın takip eden mağdur yakınlarından.

İstanbul’da yaşıyor ailesiyle birlikte. Ancak yine ailesiyle birlikte bir ayağı Kırklareli’nde, diğer ayağı Ankara’da.

Savcılık ve Adalet Bakanlığı arasında adeta mekik dokudu. Sadece kendi iki evladının değil, diğer yaşamını yitirenlerin de hakkının peşine düştü.

Karar duruşmasından sonra Safiye Yaşa’ya telefonla ulaştım; duygularını sordum:

“Bu sonucu maalesef bekliyorduk. Çünkü mahkemenin gidişatı........

© T24


Get it on Google Play