menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Duvara yine silah asılı

23 4
27.06.2024

Diğer

27 Haziran 2024

Hüda Kaya nihayet serbest bırakılmış. Kaygı yükümüzde biraz da olsa hafifleme. Ama cezaevleri hâlâ siyasi tutuklu dolu. Ve toplumsal atmosferimizde şiddet kol geziyor.

Anıt Sayaç’ı saymıyoruz bazen. Ama o sayıyor, tıpkı bir saat gibi durmamacasına çalışıyor. 2008’den beri, yıl yıl, ay ay.

“Duvarda asılı bir silah varsa o silah bir sonraki sahnede patlayacak demektir.” Gerçi siz bu sözü sanat (galiba tiyatro) yapıtları için söylemiştiniz sevgili Çehov, ama bizim buralarda olup bitenler de fena halde aynı sözü çağrıştırıyor: Ortalık yine silah-mermi teşhirleri, tehditler, hedef göstermeler, saldırılar, öldüresiye darp ve cinayet olaylarıyla dolu. Adalet artık işle(ye)miyor, savcılar da sürgünde. Yasalara uyan yok. Suç tepeden tırnağa birikti ve birikiyor.

“Siyasette tabancaya karşıyım!”

Meseleyi bilmeyene hayli naif gibi gelebilen bu söz, Emre Kongar Hoca’nın bir yazısının başlığı. Yazının içeriğinde ise hepimizin bildiği çarpıcı gerçekler var: Bir cinayetler listesi olarak “faili meçhul”ler!

Ancak, benzer konulu yazılarda genellikle görüldüğü üzere Kongar Hoca’nın analizinde de arayıp bulamadığım boyut, süreç boyunca militarizmin oynadığı rol oluyor. Ülkedeki siyasi psikoloji açısından süreklilik göstermesine karşın bilinç ya da anlatım düzleminde pek az rastlanan, belirleyici bir öğedir oysa militarizm. Şiddet sarmalına son verip demokrasinin üstün gelmesini çok zorlaştıran, yerleşik bir ideolojik bileşen.

“1961 Anayasası ülkeye tam bir Demokratik Rejim getirdi” diyor Kongar Hoca.

1961 Anayasası, tam değilse bile, bizim tarihimize göre hayli demokratikti gerçekten. Türkiye İşçi Partisi o sayede kurulabilmiş ve Türkiye’nin 68’i o iklimde oluşabilmişti. Komünizm hâlâ yasaktı ama, Marx, Lenin, Nâzım gibi yazarların kitapları azar azar, eksik gedik yayımlanmaya o iklim sayesinde başlıyordu.

Gelgelelim, söz konusu “Demokratik Rejim” “tam” olmadığı gibi, “getiriliş” tarzı da “demokratik” değildi aslında. Siyaset bilimindeki Latince adıyla söylersek, manu militari getirilmişti o rejim, yani “asker eliyle!” Ortalıkta herhangi bir savaş ya da devrim olmadığı halde asker eliyle...

27 Mayıs ile 12 Mart ve 12 Eylül askerî müdahalelerinin ortak yanıdır bu. Ve ne de olsa cumhuriyet devriminin öznesi olduğu, halkın desteğini arkasına almayı (“kuvayımilliye” olmayı) başardığı için de askeriye, güçlü ve meşruluğu ölçüsünde kolay bir tutamaktır; çok yakın tarihlere kadar CHP çizgisinin de açıkça söylemeksizin her........

© T24


Get it on Google Play