menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

AYM Başkanı'nın konuşması, hukukun neresinde?

185 6
tuesday

Diğer

17 Eylül 2024

Anayasa Mahkemesi Başkanı Kadir Özkaya'nın, AYM'ye bireysel başvuru hakkının 12. yıldönümü ve mahkemenin yeni üyesi Doç. Dr. Metin Kıratlı'nın yemin töreninde yaptığı konuşma, hak ettiği kadar değerlendirilmedi.

Kur'an – ı Kerim'den ayetler ile de zenginleştirilen konuşma, yargı bağımsızlığı, bireysel başvuru hakkının etkin kullanımı ve yargı kurumlarının hukuk içerisinde kalmaları ile ilgili mesajlarla doluydu.

Yukarıdaki cümledeki tuhaflığın nedeni ben değilim, kuşkusuz ki AYM Başkanı da değil.

Anayasa Mahkemesi'nin başındaki bir yargıcın, "yargı organlarını hukuk içinde kalmaya davet etmesindeki" tuhaflık kimsenin dikkatini çekmedi mi acaba?

Anayasa Mahkemesi Başkanı, bir yemin töreninde, davetlilerin huzurunda "yargı bağımsız ve tarafsız olmalı, bireysel başvuruların etkinliği korunmalı ve yargı makamları hukuk içinde kalmalı" diye konuşuyorsa, bu konularda ciddi tereddütleri var demektir.

Yargı zaten bağımsız ve tarafsızsa, bireysel başvuru hakkının etkin kullanımı sağlanmış ve işler haldeyse, yargı gücü sadece hukuku yüceltmek için kullanılıyorsa, Başkan niye bunları söylemek zorunda kalsın?

Başkan'ın konuşmasında konu geçişlerinde kullandığı bir kalıba dikkatinizi çekeceğim: "Sayın Cumhurbaşkanı'm."

Başkan, bu kalıbı düzenli olarak kullandığına göre konuşmasında vermek istediği mesajların hedefinin Cumhurbaşkanı olduğunu kabul etmek gerekir diye düşünüyorum.

Böyle değil de bu hitap kalıbını "Cumhurbaşkanı'nın yüksek müsaadeleri için" kullanıyorsa, o vakit de güçler ayrılığı konusundaki endişelerimizi dile getirmeliyiz.

Cumhurbaşkanı, yürütme organının başı olarak, millet adına egemenliği kullanan üç organdan sadece birisini temsil ediyor. Yargı da öyle; milletin egemenlik hakkını, millet adına kullanıyor.

Onun için konuşurken Cumhurbaşkanı'nın "yüksek müsaadelerini" talep etmek, bu kalıpla fikir açıklama izni istemek, AYM Başkanı'na yakışmaz. Böyleyse Başkan, bulunduğu makamın yüksekliğinin farkında değil demektir.

Öte yandan Başkan'ın konuşması, tıpkı Yargıtay Başkanı'nın konuşması gibi bir "kompozisyon ödevi" tadındaydı.

Örnek olsun diye bir bölüm aktaracağım, konuşmanın geneline bu üslup ve bilgi derinliği hâkimdi:

"Birbirimize düşman olup dış düşmanlara fırsat vermeyelim. Hepimiz kardeşiz. Her zamankinden daha çok birbirimize kenetlenmeliyiz. Aklımızı iyi kullanmalıyız. Akıl bir hazinedir. Aklı fitneye kelepir etmeyelim. Aklı fitneye hâkim kılalım. Aklı fitneye hâkim kılalım ki kargaşa olmasın. Bu fani dünya boştur, geçicidir, avaredir, diyerek kendimizi yanıltmayalım. Boş dediğimiz bu fani dünya iki cihanın da hazine anahtarıdır. İki cihan da bu fani dünyada kazanılmaktadır. Akılla, sıhhatle, bilimle bu dünyayı iyi değerlendirmeliyiz. Her bir nefesimiz geleceğimiz için bir hazinedir, çok önemlidir. Bu nedenle her ânımızı iyi değerlendirmeliyiz. Fitneye, fesada fırsat vermemeliyiz. Geleceğimizi kendi ellerimizle çıkmaza düşürmemeliyiz."

Başkan konuşması boyunca Kur'an – ı Kerim'e üç kere atıf yaptı; üç ayet aktardı.

Hukukçuların görüş açıklarken felsefi, siyasi ya da dini de olsa hukuk dışı metinlere gönderme yapmalarında bir sakınca görmüyorum.

Anayasa'nın laiklik ilkesini bu tür göndermeler zedelemez.

Önemli olan bu atıfların hangi bağlam içinde, hangi amaçla kullanıldığı diye düşünürüm.

Başkan, Gazze'deki insanlık dramına dikkat çektikten sonra şunu söylüyor:

"Yüce kitabımız Kur'an-ı Kerim'de 'Sakın, Allah'ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma! Allah, onları ancak gözlerin dehşetle bakakalacağı (korkuyla donup kalacağı) bir güne erteliyor' denilmektedir. İnanıyoruz ki 'zulm ile abad olanın ahiri berbad olacaktır.'"

Gazze'de olup bitenler için hepimiz üzülüyoruz. Başkan'ın üzülmesi de normal.

Anormal olanı bu üzüntü ifade edilirken, evrensel insani değerlerden ve uluslararası hukuktan söz etmek yerine meseleyi çözmeyi ilahi güce bırakma fikri.

Uluslararası Ceza Mahkemesi, İsrail'in faşist yöneticilerini soykırım suçlamasıyla tutuklamaya hazırlanırken, evrensel hukuktan söz etmek daha doğru olmaz........

© T24


Get it on Google Play