menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Milli popülizm: Kamuoyunun düğümü

10 14
23.12.2023

Diğer

23 Aralık 2023

Fransa'da Macron hükümetinin öngördüğü, göçmenler ve mültecilerin ülkeye girişlerinin ve ülkede kalmalarının kuralları yeniden belirlendi. Yabancıların ve hatta sonradan Fransız olanların bile statülerinde değişiklikler yapıldı. Entegre olmayanların ise sınır dışı edilmesiyle ilgili bir kanun projesi, Le Pen'in Milli Birlik Partisinin (RN) desteğine ihtiyaç kalmadan Meclis'ten geçirildi (186 oya karşı 349). Buna göre, artık Fransız toprağında doğanlar otomatikman Fransız olamayacaklar. Göçmen ailelerin birleştirilmesi ve bazı sosyal yardımların verilmesi kısıtlanıyor. Sadece bazı mesleklerde kağıtsızların çalışma izinleri verilebiliyor. Mülteci başvurularında kabul kağıtları beklenirken ülkede kalma zamanları kısıtlanıyor. Ciddi suçlara karışanların ülkelerine geri yollanması planlanıyor vb. gibi bazı maddeler yeniden düzenlendi. Burada mesela okumaya gelen öğrencilerin ilk oturma izni almak için, artık baştan bir "geri dönüş" garantisi (meblağ kararnameyle belirlenecek) paralarını yatırmaları gerekecek. Sadece üstün başarılı öğrencilere birtakım ayrıcalıklar tanınıyor. Uzun dönemli oturma izinliler arasında Fransa'da altı aydan az kalanların oturma izinlerine kısıtlamalar getiriliyor. Fransa'nın milli duyarlılığı aşırı sağcı olmaya yüz tutmuş vaziyette.

Geçenlerde T24 yazımda yeni bir enternasyonalden söz etmiştim. Dünyanın bütün milli-popülistleri birleşmeye doğru gitmekteler. Bugüne kadar popülizm üzerine çok şey yazıldı. Nasıl sahte haberler ve komplo teorileri yayarak oylarını yükselttiklerini, komplo teorilerinin post-modern bir dönemin modernlik eleştirileri sırasında çoğalmaya başladığını gördük. Teorik Bakış dergisi bundan yıllar evvel (Teorik Bakış, Eylül 2014) MSGSÜ hocalarından sosyolog Barış Başaran'ın editörlüğünde komplo teorisi sayısı yaptı. Bu çizgi kendisine yeni alanlar açmaya ve ilerlemeye doğru yön aldı. Sadece Avrupa'da değil, Asya'dan Latin Amerika'ya kadar şarlatanlar dünyası hakimiyeti ele aldı ve seçimlerle iktidara gelmenin keyfini yaşadı. 2016'da Trump'ın, daha önce de Berlusconi'nin şov dünyası bugün elini Arjantin'e uzatmış vaziyette. Eline elektrikli bir testere almış zat yollarda "elit kovalıyor" ve popülist politikasının gücüyle elitleri yerlerinden edeceğinden bahsediyor.

Aslında burada dünyanın bütün "milli popülistlerinin" ifade ettikleri stratejinin ne olduğu ortaya çıkmaya başladı: Elitlere karşı mücadelede halkın yanında olduğu görüntüsünü vermek ve ardından gayrı-ciddiyetin arkasına saklı bir ekonominin siyasi yapılanması sayesinde ortak dünya gelirinden payı arttırarak iktidarda daha uzun kalabilme ihtimallerini hazırlamak.

İktidar zaten tabandan gelen bir güç. Bunu Foucault daha 1970'li yılların ortalarında yazmıştı. Bugün her yerde bu teorinin gerçekleşmekte olduğunu görmekteyiz. Daha evvel de 20. yüzyılın ilk yarısında benzer bir süreci tarih yaşamıştı (İtalyan Faşizmi ve Nazi Almanya'sı). Tabanın oy vermesi için inanacağı bir söylemin geçerli olarak ikna edici olması gerekmektedir. Tabanı ikna edecek öğeler bir yandan onların korkularını ortaya çıkaracak söylemler üretmek, diğer yandan elit olarak adlandırılan eski tecrübeli siyasetçileri, mühendisleri ve entelektüelleri değerden düşürecek söylemleri gerekçe olarak göstermek........

© T24


Get it on Google Play