menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Edward Said'in doğum günü

22 10
03.11.2024

Diğer

03 Kasım 2024

Tekrar etmeliyim ki, müdafaa edeceğim gerçek Doğu yok. Buna karşın, buradaki halkların kendi vizyonlarına ne olduklarına ve ne olacaklarına dair müdafaa kapasitelerine büyük bir saygım var

Bu sabah sosyal medyada karşılaşılan ve benim de bu şekilde bilgim dahilinde olan haber 1 Kasım’ın Edward Said’in (Kudüs 1935-New York 2003) doğum günü olduğunu belirtti. Kızı Necla Said bu haberi vermekteydi. Ve babasının kendi “doğum günü tarihini” hep sevmiş olduğunu ifade etmekteydi. Türkçesi de olan Said’in hayat hikayesinde (Yersiz Yurtsuz olarak çevrilmiştir) anlattığını burada tekrar etmek, özetlemek gerekmez. Ancak isteyenler bunu zevkle okuyacaklardır. Said hala yaşamış olsaydı bugün hakkında ne düşünecektir?

Ve başka bir şekilde; bugünün güncelliği içinde, Said’in pozisyonunun başka bir şekilde hayatımızın ve duyduğumuz ve bakıp gördüğümüz haberlerin dışında bir yerde durmakta olduğunu bana hatırlattı. Belki de 1970’li yıllardan başlayarak tarihi olarak, ABD’deki ve Avrupa’daki Oryantalist bilginlerin (bir zamanlar Renan, Massignon, daha yakın zamanlarda Lewis, Ajami vb.) Orta Doğu ve Filistin meselesi hakkındaki bakışlarının başka türlü okunabileceğini izah etmeye çalışmaktaydı.

1978 yılında yayımlanan Oryantalizm kitabının Avrupa düşüncesinin bir ürünü olduğunu görebiliriz. Michel Foucault’nun düşüncesine yakınlığı burada gözükmekte (Oryantalizm kitabının Fransızca önsözünde Said’in kendi ifadesiyle; bir söylem olarak Foucault’nun Bilginin Arkeolojisi ve Hapishanenin Doğuşu kitaplarında tanımladığı şekilde ele aldığını ve Oryantalizmi karakterize etmekte kendisine yardım ettiğini yazmıştır).

Ama başka metinlerinde ise, entelektüellere bakışı, tam da bu anlamda Foucault ve Deleuze’ün çizgisinden ayrılmaktaydı. Zaten Said ile yapılan söyleşilerden birinde “1960’lı yıllara geri dönmekten” bahsetmekteydi: Bu yıllarda iki kitap önemliydi. Birisi Foucault’nun “Deliliğin Tarihi” diğeri ise Frantz Fanon’un “Dünyanın Lanetlileri.” Ama, bunların ikisinin içinde kendisi için Fanon’un kitabının daha ön sırada olduğunu vurgulamıştı. Belki de daha siyasi olan ve Cezayir’de Kasbah’ın sömürgeciler tarafından sarmalanmasıyla Filistinlilerin sarmalanması arasında yakınlıklar kurmaktaydı. Halbuki Foucault’nun kitabının önsözünde şu vardı: Batı’nın sömürgeleri sömürgeleştirdiği ve dışladığı gibi Batı Aklı da akıl-dışını dışarı atmış ve tecrit etmiştir. Aynı zamanda günümüz sömürgeciliğinden mi söz etmektedir?

Said’in belki de entelektüel duruşu bu anlamda, her ne kadar Foucault’yu büyük bir araştırmacı, ama siyasete uzaklığı olan biri olarak tarif etmekte olsa bile, biraz Foucault’nun çalışmalarına benzemektedir. Yani........

© T24


Get it on Google Play