menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Nükleer silahların konuşmasına ramak kalmışken

21 0
16.09.2024

Diğer

16 Eylül 2024

Nükleer silah sahiplerinin hegemonyası altında, aslında korkuyla şekillenmiş bir dünya sisteminin dengesinde yaşıyoruz. Aslında bu sistemin dengesinin (!) temelinde süper güçleri birbirlerine saldırmaktan meneden ve literatüre MAD (Mutual Assured Destruction) yani “Karşılıklı Garantili İmha” doktrini olarak geçen bir yaklaşım bulunuyor. Bu yaklaşım, konuyla uzaktan yakından ilgili pek çok kişinin bildiği üzere, bir nükleer saldırının her durumda nükleer bir kıyamete yol açacak bir misillemeyi tetikleyeceği fikrine dayanıyor. Dolayısıyla, MAD doktrini bize şunu anlatıyor; karşılıklı iki süper gücün tam kapasiteli nükleer silah kullanımı durumunda birbirlerini tamamen yok edeceği ve dünyayı bir nükleer kışa sokacakları için böyle bir savaşın kazananı olmayacaktır.

“Nükleer caydırıcılığın” merkezinde hasmın ilk vuruşu gerçekleştirme niyetini ortadan kaldıran bu doktrin yattığı için de Soğuk Savaş’tan bu yana herkeste MAD’in pompaladığı bir rahatlık (!) vardır. Ancak geçtiğimiz günlerde, en azından benim bu yöndeki kabullerimi yıkan önemli bir bilimsel makaleye denk geldim. “Strategical asymmetry in a game theoretical model of a tactical nuclear first strike” başlığıyla yayınlanan 9 Temmuz 2024 tarihli makale, Tuomas Malinen imzasını taşıyor. Helsinki Üniversitesi’nde iktisat doçenti olarak görev yapan Malinen, ayrı zamanda GnS Economics Ltd. şirketinin de baş ekonomisti ve CEO’su.

Benim bu konudaki “denge” ve “rahatlık” kabullerim onun makalesiyle yıkıldı, zira Malinen, basit bir oyun teorisi modeli kullanarak, taktik (kısa ve orta menzilli) nükleer silahlarla yapılacak ilk saldırının, belirli koşullar altında, ilk saldırıyı gerçekleştiren taraf için bir kerelik kazanç sunan MAD-dışı bir Nash dengesine yol açacağını savunuyor. (Nash dengesi, malum, Amerikalı matematikçi John Nash tarafından Oyun Teorisi’ni geliştirmek üzere ortaya konulmuş ve onun adıyla anılan bir denge durumunu yansıtıyor ve bir oyuncunun başlangıçtaki stratejisinden sapmadan istenen sonuca ulaşabileceğini belirten bir durumu anlatıyor.)

Çok uzatmadan, önce Malinen’in ortaya koyduğu bulgularla makalesinde ulaştığı ana fikri aktarayım:

Nükleer güçler arasında küresel ölçekte yaşanmakta olan tırmanma döngüsünün kesinlikle sonlandırılması gerekiyor. Zira, bunun kontrolden çıkması ve/veya nükleer silahların çatışmalarda düzenli olarak kullanılacağı bir ortam yaratması, velhasıl dünyanın nükleer bir felakete sürüklenme eşiğini önemli ölçüde düşürmesi riski çok büyük.

Özetle, Malinen, taktik nükleer güçler bakımından süper güçler arasında Rusya lehine (ve NATO’nun aleyhine) asimetrik bir durumun söz konusu olduğunu belirterek, Rusların bir taktik nükleer saldırıya yönelmesi halinde ABD ve NATO'nun Ukrayna'da MAD'e girme olasılığının düşük olduğunu dile getiriyor. Yani, Malinen “ABD ve NATO bloğu olarak zararlı çıkarırız ve taktik silahlarla aleyhimize stratejik bir dengesizlik yaratılmasına sebep oluruz, dünya düzeninin kalıcı olarak değişme ihtimali bile olur” diyor.

Bu arada, yanlış anlamalara yol açmamak için hemen bir parantez açıp belirtelim, “taktik” karakter taşıyan nükleer silahlarla ilgili evrensel sayılabilecek tanım ve kabuller olmadığını, hatta bazılarının “taktik” ve “stratejik” silahlar arasındaki ayrımı dahi reddettiğini hatırlatan........

© T24


Get it on Google Play