menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Kürt Siyasal Hareketi’nde dogmatizm ve öz arasındaki sancılı korelasyon

12 1
yesterday

“Dogmatik tarzın olduğu her politik mekanda gerçek, eleştirel analiz ve mantık ilk sürgün edilenlerdir…” (Musa Gündoğdu)

Dogmatizm hakkında konuşurken son derece dikkatli olmak gerekir. Zira oldukça karmaşık bir fenomenle karşı karşıya olduğumuzu bilmek oldukça önemlidir.

Kürt Siyasal Hareketi, özellikle PKK çizgisi etrafında şekillenen modern döneminde, dogmatizm eleştirilerine sıkça maruz kalmış bir yapıdır. “aynı pratiklerin tekrarı üzerinden farklı sonuç bekleme” ve “imkânsız bir ‘öz’e saplanma” hareketin tarihsel eleştirilerinde sıkça karşılaşılan temalardır.

Kürt Siyasal Hareketi’nin tarihinde dogmatizm birçok veçhesiyle görülmüştür. Alanlar arası karmaşa durumu, başarı-başarısızlık, erdem-erdemsizlik, darlık-esneklik hallerinde bolca yaşanan örnekler vardır.

Kimi bir metotta ısrar ederken, adeta her problemi aynı metodun çözeceğini düşünür; kimisi bunun askeri versiyonuna takılır: Her duruma aynı stratejiyi dayatır. Kimisi de ideolojik-teorik bir metne ya da öğretiye harfiyen uymaya çalışır. Bir de hep aynı şeyi yapıp ardından farklı sonuç çıkmasını bekleyenler var, onlar apayrı bir kategori oluşturuyor.

Kanımca tarih boyunca en sık tekrar eden ve en yaygın görülen dogmatik tavır “öz”ün temsili iddiasında gösterilir. Felsefik, siyasal, sosyal ve etik-estetik bir fikirler kümesinin tarihselliğini reddedip, ebedi bir “öz” varsayıp, bunu dayatan dogmatizm en tehlikeli olanıdır. Bu bazen köklere dönüş biçiminde kendisini gösterirken bazen de “kitapta böyle yazıyor” diyen bir duruşta ortaya çıkabiliyor.

Dogmatizmin bu tarzında her hareketin ve anlayışın değişmeyen, kristalize bir öze sahip olduğu varsayılır. “Kökenlere dönüş” bu kristalize öze ulaşmanın en kestirme yolu olarak görülür. “öz”ün en net biçiminin başlangıç noktasında olduğu inancına dayanır.

Yaşanan pratiklere bakınca aynı şeyi tekrarlayıp farklı sonuçlar beklemek ve “öz-sapma” dinamiğindeki dogmatizmin temel iki biçimi en yaygın ve sık tekrarlayan durumlar olmuştur.

Birinci biçim, yani tekrarlama dinamiği, hareketin ritüelleşmiş anlatılarını (tarihi başarı hikâyeleri, şehitlik vurgusu, aynı sloganlar ve toplantı formatları) sürdürmesinde görülebilir.

Birçok insan şaşkınlıkla karışık bir hayranlıkla, Kürt siyasetinde aynı şeyi tekrarlayıp farklı sonuçlar bekleme tavrını anlamaya çalışıyor. Aynı sözler, aynı pratikler, nerdeyse fotokopi gibi metinler ve toplantılar…

Elbette bunun bir iktidar biçimi olarak önemi olabilir. Fakat beklenen değişimi getirmesi imkân dâhilinde görünmüyor. Sanırım bu yöntemi uygulayanlar da bunun farkındalar.

Ancak birçok eleştiri sahibinin farkında olmayıp aynı uygulayıcıların farkında olduğu bir husus var: Blais Pascal’ın ifade ettiği biçimiyle “İnanç eylemden sonra gelir” hükmü de kabul edilince, başlangıçta inanma olmasa bile tekrarın ve eylemin gücünün zamanla -çok farkında olmadan- inanç getirileceğine inanılır. (Son bir yılda bu dinamik çok keskin çalıştı. “Barış ve Demokratik Toplum” sürecinde yaşananlar tam da bu durumun somut tahlilidir.)

Burada oluşan “eylem-inanç; inanç- eylem” diyalektiği dinamik bir süreç olarak işlemeye başlar.

“Diz çök, dua et, inanmaya başlayacaksın” argümanında ima ettiği gibi (eylem inancı doğurur), bir tür alışkanlık yoluyla, sadakat üretme mekanizması olarak işlev görür. Hareket içinde bu, otoriteyi -sıfat olarak illaki demokrasi kelimesi olur- pekiştiren bir araç olarak kullanılır. Oysa bunun bir yenilik eksikliği ve esneksizlik olarak görülmesi henüz rastlanılan bir durum değildir. Örneğin,........

© sendika.org