menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Dahi Nezrim Bu Ki Canım Sana Kurban Olacak

13 0
18.06.2024

“Kurban” deyince Hz. Mustafa (asm) ve O’nun geldiği soy ile O’nun soyundan gelenler, yolundan gidenler gelir benim aklıma. O, iki kurbanlığın soyundan gelmiştir: Çağlar ötesi dedesi Hz. İbrahim ve canından dünyaya can kattığı babası Hz. Abdullah.

Hz. İbrahim, oğlu İsmail’i Rabbi için kurban etmeyi göze almıştır. Allah da onun samimiyet testinden geçtiğine karar verince İsmail’i ona bağışlamış, onun yerine kurbanlık koç hediye etmiştir. Hz. Mustafa’nın birinci dedesi Abdülmuttalip, erkek evladı olması halinde onu İsmail gibi Rabbine kurban edeceğini söylemiş, Rabbi safi ve samimi duasını kabul etmiş, ona Abdullah’ı vermiştir. Bir zaman sonra Rabbine verdiği sözü tutmaya kalkınca bilgeler araya girmişler, yüz deve karşılığında kurban Abdullah’ı kurtarmışlardır.

İman ve insanlık yeryüzüne hâkim olsun, yüreklerde Hz. Mustafa sevgisi maya tutsun diye, Hz. Yâsirler, Ammarlar, Sümeyyeler, Hamzalar, Ömerler, Osmanlar, Aliler ile asrımızda ikinci bir Asr-ı Saadet yaşatma sevdasına tutulan Bediüzzamanlar, Ubeydler, Abdurrahmanlar, Hafız Aliler, Hasan Feyziler canlarını ve mallarını Allah yolunda kurban etmişler, nefis ve mallarını Allah'a satıp rızasını kazanmışlardır.

Mehdi’ye adanan kurban

Manevi bir kale olan Denizli’nin burçlarında birçok büyük zatın alın teri ve zikir sesi vardır. Şeyh Hacı Hasan Feyzî Hazretleri de bunlardandır. 1876-77 yıllarında ruhunun ufkuna yürür. Vefatına kısa süre kala yanına bir koç alarak bugünkü kabrinin olduğu yere gelir. Oradaki çınarın altında koçu kurban eder. Ardından talebelerinin merakını gidermek için açıklama yapar.

“Benim bu koçu burada kurban etmemin sebebi, Hazret-i Mehdi buraya gelecek. Onun kudümüne kesiyorum.”

1943 yılında bahsettiği Mehdi, Bediüzzaman, Denizli’yi şereflendirerek türbesini ziyaret eder. Kısa sürede halk arasında namı yayılır. Kerametleri ve ilmi şahsiyeti dilden dile dolaşmaya başlar. Hasan Yüreğil de bu cezbeye kapılarak ona talebe olur.

Bediüzzaman, Denizli Cezaevinden tahliye olduktan bir zaman sonra iki talebesini çağır. ‘Atalar Mahallesi, Serdar Geçidinde Hasan Feyzi beni çok görmek istiyor. Onu bana getirin.’ diyerek talebelerini Feyzi’ye yollar.

Feyzi, Nur Talebelerinin kendi evine doğru yola çıktığını hissetmiştir. Hanımına seslenir. ‘Birazdan kapı çalacak. Hazırlanıp hemen geliyorum. Beklemelerini söyle.’

Gerçekten de az sonra kapı çalar. Üstad’ın talebeleri kapıda görünür. Talebelerin hali arzından sonra birlikte Üstad’a giderler. Uzun süre sohbet ederler. Üstad gaybi haber vermemesine rağmen sırrı ifşa eder.

“Burada daha fazla kalamayacaksın. Seni Sarayköy’e sürecekler ama orada da rahat bırakmayacaklar. Hasta olacaksın. Kendine dikkat et.”

Üstad o gün postu Feyzi’ye devreder. Günün şerefine takkesini hediye eder. Vefatından önce başına koymasını ve o şekilde Hafız Ali’nin yanına, cennete gitmesini ister. “Bunu vefatına 15 dakika kala başına tak” dedikten sonra dua ve selametle uğurlar.

Üstad, Denizli’den ayrıldıktan sonra Üstad’ın söyledikleri gerçekleşmeye başlar. Feyzi’yi Sarakköy’e sürerler. Jandarma da rahat vermez, külliyesini kapatırlar, ders anlatmasına engel olurlar, kitaplarını toplatırlar… Feyzi için bunlar katlanılacak şeyler değildir. “İmanı, İslam’ı anlatamadım. Feyzimi, nurumu saçamadım” diye diye kendinden geçer.

Öte yandan canından aziz bildiği Bediüzzaman’a da Emirdağ’da........

© Risale Haber


Get it on Google Play