Üniversite nasıl kurtulur?
Bizim kuşak için bir kurum battığı ya da tamamen batmak üzere iken kullanılan bir formül vardır: “… nasıl kurtulur?”.
1970 tarihli, Vasıf Öngören’in yazdığı bir tiyatro oyunudur “Asiye nasıl kurtulur”, ilk önce Ankara Birliği Sahnesinde oynanmış, daha sonra Ankara Sanat Tiyatrosunda sahnelenmiş, İsveç Göteborg’da Kraliyet Tiyatrosunun repertuarına alınmış, Rusçaya, Fransızcaya ve başka dillere de çevrilmiş ve o ülkelerde sahnelenmiş.
1973’de Nejat Saydam, 1986’da Atıf Yılmaz sinemaya uyarlamışlardır Öngören’in “Asiye nasıl kurtulur” eserini.
Tiyatronun konusuna, oyuncularına girmiyorum (teşbihte hata olmaz denir ama yine de), isteyen internetten bulabilir, bu oyun bizim kuşağı çok etkilemiştir, yukarıda belirttiğim gibi bir kurum çürüdüğü zaman, mesela üniversite, hemen “Üniversite nasıl kurtulur? formülü akla gelir.
Üniversite vazgeçilebilecek bir kurum değil, tam da bu nedenden bu kurumun çok daha sağlıklı işleyebilmesi, bu kurumun bugünkü çürümüşlük durumundan kurtulabilmesi için bu kurum üzerine kafa yormak isteyenlerin öneriler getirmesini tavsiye ediyorum, bugünkü kabus niteliğindeki siyasi ortamın makul bir süre sonra kısmen de olsa iyileşebileceğini tahmin ederek bu önerilerin şimdiden toplanmasının ve değerlendirilmesinin gerektiğini düşünüyorum.
Bu yazıda ben de meselenin bir yerinden tutup bir öneri getirmeye çalışacağım.
Üniversite demek büyük ölçüde iyi öğretim üyesi demek, öğretim üyeliği unvanı da doktora ile elde edilen bir unvan, başka bir ifade ile doktora işin özü, burada büyük, çok büyük sorunlar varsa zaten gerisi teferruat.
İmparator savaşı kaybeden generaline sormuş, neden kaybettik diye, general de “on neden sayacağım, birincisi barutumuz bitti” deyince imparator “diğer dokuzunu saymana gerek yok” demiş, Türkiye’deki doktora meselesi de biraz böyle bir hikaye.
***
Hazine ve Maliye Bakanlığının sitesine girdiğinizde konulara yabancı değilseniz Muhasebat Genel Müdürlüğünde çok detaylı........
© P24
visit website