Sakarya patlaması, Soma, diğerleri ve AB, BRICS, Gürcistan
Türkiye’de ciddi ciddi BRICS üyeliği gündemde, BRICS öyle üye olunabilecek bir yapı mı bu bile net değil, AB’nin bir alternatifi olmadığı çok aşikar ama bir grup cühela ve avantacı, rant kollayıcı BRICS’i Türkiye’ye uygun görüyorlar, insanda biraz utanma olur, daha da önemlisi gelecek kuşaklara karşı da bir manevi sorumluluk duygusu.
Gürcistan’ın bu konularla ne alakası var, bu ilişkiyi de yazımın sonuna saklayacağım.
Sorunlara çözüm önerileri olarak soyut değil, somut, insan hayatına dokunan, hayati örnekler vermek kanımca daha etkili, daha inandırıcı.
Daha iki, üç gün önce Sakarya’da bir un fabrikasında büyük bir patlama oldu, bir işçi hayatını kaybetti, bilebildiğimiz kadarıyla iki işçi entübe edilmiş, 30’dan fazla yaralı işçi var.
İşin ilginç ama ilginç olduğu kadar da trajik yanı Sakarya’daki patlama daha üzerinden iki, üç gün geçmeden basından sessiz sedasız çekildi.
Soma maden faciasında 305 maden işçisi öldü, muhtemelen de bu nedenden basında da çok daha uzun konuşuldu, tartışıldı ama bu faciada da cezasızlık devreye girdi, ilgili iki bakanlıktan (Enerji ve Sosyal Güvenlik) da senelerce kamu görevlileri için soruşturma izni çıkamadı (!!!).
Son zamanlarda bu tabir çok kullanılıyor, ben de kullanacağım, muhtemelen insanlar yazar ya da konuşurken artık sabır sınırlarını aştılar, “kitabın tam da ortasından söyleyeceğim”, abartmıyorum, Türkiye 2000’li senelerin ilk on senesinde AB’ye tam üye olsa idi ya da her dosyada evet her dosyada, Dışişleri Bakanlığı AB Başkanlığının her türlü devlet adabına, ahlakına aykırı olarak dosyaların 1,2,3,4,6,7 diye sıralandığı 2021-2023 Ulusal Eylem Planında gizlediği kamu alımları müzakere dosyası dahil müzakere sürecinin gereklerini yerine getirse idi, çok iddialı konuşuyorum, bakın neler olurdu, daha doğrusu neler olmazdı acaba?:
1- Geçtiğimiz hafta Sakarya’da o un fabrikasında patlama olmazdı, olsa da ölümler olmaz, yaralı sayısı bu kadar kabarık olmazdı çünkü 19 sayılı müzakere dosyasının (Sosyal politika) gereklerini yerine getirmek zorunda olacak ve tüm önlemler, küçük bir maliyet artışı karşılığında alınmış olacak idi.
Sakarya patlaması sadece son örnek diye veriyorum, İSİG (İşçi sağlığı ve iş güvenliği meclisi) istatistiklerine göre ülkemizde her gün artık altı işçi iş kazalarında (cinayetlerinde) hayatını kaybediyorlar çünkü sistem bir üst paragrafta değindiğim maliyet artışını üstlenmek yerine günde altı işçinin ölmesine razı, çok korkunç ve tiksindirici.
Soma faciasında şayet işçiler Türkiye’nin de altında imzası olan ama Soma faciasından üç........
© P24
visit website