Bir başka tarafta, Rusların Anadolu coğrafyasında ve boğazlarda gözü vardı. Sıcak denizlere inmek emmeleriydi. Ermenilerin ise asırlarca rahat yaşayıp ekmeklerini yedikleri yerden intikam almak gibi iyilik bilmezlik içindeydiler.
Anadolu Türklüğü zor durumda idi. Ama Tanrı Türk’ü uzun süre zorda bırakmazdı. Mutlaka sorunu çözecek bir lider ve ekibini Türk milletine önder olsun diye gönderirdi.
Nitekim bu seferde öyle oldu. Yıllar önce Balkanlara Türklüğün imzasını atması için gönderdiği Türklerden birisinin çocuğu, İstanbul’un işgal edilişini gördüğünde, “geldikleri gibi giderler” diyen bir subayı ve onun arkadaşlarını gönderdi.
O büyük asker, ileri görüşlü komutan vatanseverleri bir araya getirerek mağlubiyete karşı durdu ve özgürlük mücadelesi başlattı.
Vatan kurtarma mücadelesine başlarken başaracağından emindi ve başardıktan sonra uygulayacağı yol haritasını bile hazırlamıştı. Tabi bu yol haritasından, plandan çok yakınında bulunan arkadaşları hariç kimsenin haberi yoktu. Sadece birkaç kişiye tarihe not düşmek adına not aldırmıştı.
Bunlardan biride Yeni kurulacak devlet ve onun başkenti idi. Mustafa Kemal Atatürk bununla ilgili olarak 16.01.1923 tarihinde İzmit’te yaptığı konuşmada şöyle diyor; “ Herhalde birçok sebepler hükümet merkezinin Ankara- Kayseri- Sivas üçgeni içinde bir noktada olması icap ettiriyor. Bu üçgenin içinde bulunan Ankara pekâlâ merkez olabilir. Esasen olaylar da orasını merkez yapmıştır.”
Bu da gösteriyor ki mücadeleye başlarken yeni kurulacak devletin başkentini bile düşünmüştü.
23 Nisan 1920’ de ilk Büyük Millet Meclisi açıldı ve 13 Mayıs 1920 de hükümet kuruldu ve Ankara yeni devletin Başkenti oldu.
100 yaşını tamamlamış genç devletin durumunu özetledim. Yüz yaşını tamamlamış devlette 31 Mart 2024 tarihinde yerel seçimler yapılacak. Türk insanı ( gerçi çok fazla sığınmacı, mülteci, kaçak göç aldık ama) beş yıl için yerel yönetimde kendilerine, şehrine, doğasına hizmet edecek kişiyi ve ekibini seçecekler. Seçimin şimdiden Türkiye’ye hayırlı olsun.
Atatürk’ün emaneti başkent Ankara’ya da, devletine yakışacak kişi ve ekibinin gelmesi temennimizdir. Artık daha önceki dönemler gibi yerel yönetim seçimlerinde hizmet edecek insanlara Particilik gözlüğü ile bakma oranı düştü.
Önemli olan Türkiye’ye severek, dürüstçe hizmet etmeyi amaçlayan adayın şahsiyeti, düşüncesi, hizmet kabiliyeti, projeleri, projeleri uygulayabilecek kapasitede ekibidir.
Bu nedenle yerel seçimlerde kendi içlerinden çıkan güvendikleri insanları tercihi ön planda oluyor.
Son dönemde halkın güvendiklerinden biride Ankara’ya bir dönem hizmet eden Mansur Yavaş’tır.
Başkent halkı başarılı, güvenilir, Şehrül-Emin olarak kabul ediyorlar.
Kamuoyu yoklamalarında da önde görünüyor.
Mansur Yavaş Başkanla toplam üç dakikayı geçmeyen bir konuşmam oldu.
Birincisi Ankara Büyükşehir Belediye başkanlığına ilk aday olduğunda sadece “hayırlı olsun, başarılar dilerim” dedim. İkincisinde ise kendisinin çalışma arkadaşlarından olan yakınımın düğüne geldiğinde de hoş geldiniz faslından sonra kendimi tanıtıp müsait bir günde görüşmek istediğimi söyledim. O da Kırgızistan’a gideceğini ve Perşembe günü döneceğini söyledi, tabii ki dönüşten sonra olur dedi. Dediği günde özel kalemine konuşmayı intikal ettirdim ama olumlu dönüş olmadı.
Bunu anlatış sebebim daha aşağıda yazacaklarımın duygusal olmadığını anlatmak içindi.
Mansur Yavaş Bey’in beş yılda yaptığı hizmetleri gözden geçirdim. Alt yapı, yol, su, kanalizasyon, köprü, alt ve üst geçitler yaparak şehir trafiğini ve görüntüsüne dokunmuş. Bu her belediye başkanının asli görevidir. Söz konusu hizmetleri yapan yapması gereken görevini yapmış olur.
Ben olayları daha değişik açıdan bakıyorum.
Mansur Yavaş döneminde Dünyada ve Türkiye’de salgın, ekonomik dar boğaz gibi çok önemli sorunlar vardı. Bu elde olmayan bir talihsizlikti. Her kesimden Türk insanı ekonomik çöküşün ve psikolojik travmanın etkisindeydi. Korona virüs salgını, esnaf, tüccar, bakkal, memur, öğrenci, öğretmen tüm insanların eve kapanması, hastanelerin hastalara yer bulamayacak kadar dolu ve yoğun olması, ölümler, ticaretin, tarımın, tüm esnaf ve sanatkârın yok olmaya doğru gittiği bir ortamı getirdi.
Türkiye bu olumsuzluklarla şaşkın durumda iken, Türk’ün bulunduğu yerde aç, açıkta kalanlara, yardıma ihtiyacı olanlara başkasına hissettirmeden destek olur inancı burada da kendini gösterdi. Mansur Yavaş başkanlığında ki Başkent Ankara Büyükşehir Belediyesi ekibi de bu inancı ortaya koydu. Bunda da çok başarılı oldu. Maddi yardım, eşya ve yiyecek yardımları, çalışamayan esnafa maddi destek vererek bu konuda öncü oldu. İhtiyaç sahibi insanlara destek olarak onların rahatlamasına sebep olmak milletimizin karakterinden geliyordu ama dinimizin de en önemli şiarlarından biri idi.
Bir başka önemli hizmeti de; Tarım ve hayvancılık la uğraşan kesime de kuvvetli destek olmasıdır. Tarım ve hayvancılıkla ilgili her konuda köylümüze esnafımıza tohum, gübre, yer temin etmiş, üretim ve satış döneminde verdikleri inanılmaz desteği devam ettirerek ürünleri belediye olarak kendi almış ve marketlerinde daha düşük fiyatla tüketiciyi de faydalandırmıştır. Küçük esnafa da destek vermesi onların hayatta kalmasını sağlamıştır.
Yaptığı bu destekler sayesinde harabe görüntüsü veren köy ve kasabaların canlanmasını hayat bulmasını sağlamıştır.
Bu seçimde göreve devam eder mi? Bilmiyorum ama eldeki verilere göre devam etmesi kuvvetle muhtemel.
Seçildiği takdirde omuzuna şimdiye kadar ki büyük yükün yanına daha ağır yükler binecektir. Halk tüm mani olma girişimlerine rağmen onu seçmiştir.
Bir başka düşüncemde büyük maddi ve manevi sorumluluk altına girecek kişinin plan ve projesi seçilmiş olmalı, onu uygulayacak kadronun da seçilmiş, becerikli, Başkanının projelerini uygulama yeteneği olan, kendisine yük olmayan kişilerden oluşturulmalıdır.
Başka çaresi de yoktur bu kadar büyük önemli manevi ve maddi yükün altından kalkmak için kendi güçlü omuzunun yanında, güçlü omuzlara da ihtiyaç vardır.
login
who are we?
contact us
qosheapp
Toi Staff
Gideon Levy
Belen Fernandez
Andrew Mitrovica
Mort Laitner
Ali Fathollah-Nejad
Rami G Khouri
Nikkei Editorial
visit website
