Şaşırmak
Şaşırmak oldukça sık rastlanan bir duygudur; olmayacak bir şeyle karşılaşınca şaşırırsınız, sevinç, övünç ya da üzüntüyü de beraberinde getirebilir ama yol arkadaşı mutlaka hayrettir. Artık her gün artan fiyatlara hayret etmeyeceğim diyorum ama elimde değil her seferinde “bu kadarı da olamaz” sözcükleri dilimden dökülüyor; şaşırıyorum, hâlâ şaşabildiğime de daha çok şaşıyorum.
İsimlerde şaşırırım. Bora adlı bir delikanlı tanıdım, kendisine sürekli Mahmut diyorum yanlışlıkla; garibim de her seferinde düzeltiyor. Bu durum birkaç kez tekrarlandıktan sonra, “Bora’cığım kusura bakma ama kesin sende bir Mahmut’luk var” demiştim. Ama daha beteri, bir kez topluluk içinde Asur isimli bir delikanlıya seslenirken isminin başına olmayacak bir harf ekleyerek ağzımdan kaçıvermişti. “Aman abla etme” demeğe kalmadı benim seslenişim zavallının üstüne yapıştı.
Sıklıkla bir araya geldiğimiz arkadaşlarımızla buluştuğumuz bir gün, eşine dönüp, “Osman da bugün biraz durgun” dedim. Kadın hayretle yüzüme bakıp Osman’ın kim olduğunu sordu. Eşinin adının Çetin olduğunu, ağzımdan yanlış isim çıktığını o zaman anımsadım ama dilin kemiği yok.
Deyimleri kullanırken de şaşırırım. Örneğin “kedinin bacağını ayırmak”, “şeytanın bacağını kırmak”. Bu ikisini hep karıştırıp “kedinin bacağını kırmak”, “şeytanın bacağını ayırmak” olarak söylerim.........
© ngazete
visit website