TARİKATLARIN DÜNYA AŞKI
“Biblo şeyh etrafında bal mumundan müritler
Ellerinde anahtar kapı açmaz kilitler”
Bu dizlerin sahibi Necip Fazıl Kısakürek’tir. Günümüzdeki şeyh ve mürit profilini bu kadar güzel anlatan ve özetleyen çok az tanım vardır. Bir medeniyet mağlup olup çözülünce ve çürümüşlük başlayınca, ayaklar baş, başlar ayak olur. Devler cüce, cüceler devleşince, ne eğitimle, ne görgüyle ve ne de başka bir şekilde iflahı mümkün olamaz o toplumun…
Ortadoğu ülkelerinde krizin bir kaynağı da, dolması ve boşalmasıyla fasit bir daireden bir türlü kendini kurtaramayan, atması gereken yerde biriken, az çok birikmesi gereken yerde şelale yaparak akmak isteyen toplum gücünün doğuş, batış ve akış düzensizliğidir.
Toplumun duygu bakımından en zayıf ve çabucak parlayabilir, romantik, tecrübesiz ve toy bir boşluğunda ansızın bir patlamaya şahit olunur. Hükümetlere düşen, biriken enerjinin akacağı kalanları bulmaktır. İnançla, umutla, aşkla ve kültür ile donatılmış bir kitle, enerjisini ülke yararına kullanacak bir duruma kavuşacak demektir. Ancak bu kitleyi Siz bir takım hayallerle cemaat tarikat ya da başka bir isim altında organize ederseniz sağlıklı bir sonuç almanız mümkün olmaz.
İnsanın sosyal olması, sadece alıcı olması değil paylaşımcı olmasını gerektirir. Adil, eşit ve de sosyal bir yapı, bizim kültür ve uygarlığımızın ta kendisi olup bunun dışına çıkmanın bireyselleşme adıyla da olsa insanı mutlu etmekten çok mutsuzluğun reçetesi olarak ortaya çıkmakta olduğu görülür.
Hakikat, marifet, şeriat ve tarikat olarak sıralanan dört unsur üzerine bina edilen tasavvuf, fâni olan her şeyden yüz çevirip, baki olana bağlanmak şeklindeki uygulamalarıyla İslam Tarihinin ilk yıllarında başarıyla uygulanmış ve gerçek anlamda “insan-i kâmil” (mükemmel insan) profilini ortaya koymuştur. Zamanla birçok konuda olduğu gibi tasavvuf alanında da dejenerasyon başlamış ve asli amacından saparak ya da saptırılarak mal ve mülk toplama aracı........
© Mir'at Haber
visit website