YARGI MENSUPLARI’NIN YARGILANACAKLARI BİR GÜN VAR!
Bu dünyaya gelen herkesin yargılanacakları, yargılayanların da yargılanacakları bir gün var. Bu dünyada yaptığımız, yapmamız gerekirken yapmadığımız, söylediğimiz ve söylememiz gerekirken söylemediğimiz her sözden yargılanacağımız bir gün.
Milletvekilleri oy verdikleri sözleşmelerden mesuldür, bürokratlar, amirlerinin zulüm niteliklik emirlerini yerine getirmekten mesuldür. Hitlerin de, Musolini’nin de, Firavunun da devleti, yasaları vardı. Peygamberler, 1000 yıl zalim devletlerin devlet adamları, bürokratları, güvenlik elemanları ile savaştılar. Nasıl oldu ise, daha sonra kendileri hükümet olunca devleti kutsadılar. “Siyaseten katl” ve siyaseten yalan söyleme, siyaseten mala el koyma, birilerini zengin etme ve ya da mahrum etme konusunda kendilerinde hak gördüler ve Hakkı ve adaleti katlettiler aslında böyle davranarak. Adil yöneticinin makamı ne kadar yüce ise, adaleti gözetmeyen yöneticinin makamı o kadar aşağılıktır.
Sadece yargıçlar değil, askeri-polisi, savcısı, hakimi, avukatı, bilirkişisi, şahidi, mahkeme katibi, bu zincirde görev alan herkesin yargılanacağı bir günden söz ediyorum.
Bir topluluğa olan düşmanlığınız bile sizi onlar hakkında adaletsizliğe sevketmemeli.
(Nisa Suresi, 135)’de ne deniliyordu, adalet konusunda: “Ey iman edenler, kendiniz, anne-babanız ve yakınlarınız aleyhine bile olsa, Allah için şahidler olarak adaleti ayakta tutun. (Onlar) ister zengin olsun, ister fakir olsun; çünkü Allah onlara daha yakındır. Öyleyse adaletten dönüp heva (tutkuları)nıza uymayın. Eğer dilinizi eğip büker (sözü geveler) ya da yüz çevirirseniz, şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan haberi olandır.” Eğer babanıza karşı düşmanınızın hakkını savunmayacaksanız Müslümanlık iddiasında bulunmayın. Allah bizim, yaşadığımız zamana, mekana, olaylara ve kişiler hakkında adil şahidler’den olmamızı istiyor. Adalet “mülkün” yani sahib olduğumuz her şeyin temelidir. Allah (cc) adaletsiz davrananları , Hakkı batıla karıştıranları şöyle uyarır: (Bakara 48) “Ve hiç kimsenin, hiç kimse adına bir şey ödemeyeceği, hiç kimsenin şefaatinin kabul edilmeyeceği, hiç kimseden bir fidye alınmayacağı ve yardım görülmeyeceği bir günden sakının”.
Sahi biz BOP’un eş başkanıyız, AB’ye üye olmak için bir asra yakın zamandır kapılarında bekliyoruz. NATO’nun “ucuz asker” deposu, sadık bir müttefikiz, şimdi de BRİCS’e üye olmak için başvuruda bulunduk. Allah kitabında ne buyuruyordu: (Enfal 73). ayet: “İnkar edenler birbirlerinin velileridir. Eğer siz bunu yapmazsanız (birbirinize yardım etmez ve dost olmazsanız) yeryüzünde bir fitne ve büyük bir bozgunculuk (fesat) olur”. Bırakın bunları, İİK üyesi İslam ülkeleri, Arab birliği üyeleri içinde zalim yöneticiler yok mu? (Nisa Suresi, 45): “Allah, sizin düşmanlarınızı daha iyi bilendir; bir veli (en güvenilir bir dost) olarak Allah yeter, bir yardımcı olarak da Allah yeter”.
Evet, mesela şu ayeti nasıl anlamalıyız: (Al-i İmran 28): “Mü’minler, mü’minleri bırakıp da kafirleri veliler edinmesinler. Kim böyle yaparsa, Allah’tan hiçbir şey (yardım) yoktur. Ancak onlardan korunma gayesiyle sakınma(nız) başka. Allah, sizi Kendisi’nden sakındırır. Varış Allah’adır”. Eğer Allah bize yardım etmez ise, halimiz yaman, Unutmayalım ki, bu dünyada Allah’ın kolaylaştırdığından daha kolay, zorlaştırdığından daha zor bir iş yoktur. (Al-i İmran 160)’da Allah (cc) şöyle buyurdu: “Eğer Allah size yardım ederse, artık sizi yenilgiye uğratacak yoktur ve eğer sizi ‘yapayalnız ve yardımsız’ bırakacak olursa, O’ndan sonra size yardım edecek kimdir? Öyleyse mü’minler, yalnızca Allah’a tevekkül etsinler”.
Yargı mensupları, adaleti gözetmeden verdikleri her kararda........
© Mir'at Haber
visit website