menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Tenin tene şahitliği

22 0
tuesday

Zamanın yavaşladığı, ikindi gölgelerinin avlu taşlarına serildiği o dem...

Havada asılı kalan serinlik, sadece taş duvarlara değil, insanın içine de işliyor. Güneş çekilmiş; geriye, hakikatin o sakin ve derin sessizliği kalmış.

İşte tam orada, avlunun o gölgesinde bir ihtiyar...

Elleri dizlerinin üzerinde, avuçları göğe dönük. Elinde ne bir taş var ne de bir ip. Elleri, fazlalıklardan arınmış, sade bir halde.

Lakin dikkatli bakan bir göz, sağ elindeki o sessiz ritmi fark edebilirdi. Başparmak, usulca diğer parmakların boğumlarına değiyor, orada bir nefeslik duruyor, sonra diğerine geçiyordu.

Tene değen tenin o sessiz uyumu...

Yanındaki genç, içindeki o bitimsiz aceleyle sokuldu. Gözleri, ihtiyarın boş avuçlarında somut bir "şey" arıyordu. Cevabı sorudan önce isteyen bir merakla sordu:

"Efendim," dedi, "Elinizde bir boncuk dizisi yok lakin parmaklarınız hiç durmuyor. Neyi sayıyorsunuz böyle, boşlukta?"

İhtiyar, bakışlarını avlunun taşlarından gence çevirdi. O bakışta, yorgunluk değil, dinlenmiş bir halin yansıması vardı.

"Evlat," dedi,........

© Milat