Köklerimize dönen dil
Sabahın ilk ışığı ormana düşmeden önce, toprağın altında bitmeyen bir konuşma vardır. Mikorizal ağlar, ağaç kökleriyle şekerini bilgiye, suyunu uyarıya çevirir. Bu haberleşme, internetten eski, lisansız ve derindir. Hiçbir sunucu çökmez. Sessizliğin lisanını bilenler, orada neler döndüğünü sezer.
Biz ise, ekranların aydınlattığı yüzeyde, dilimizi kaybettik. Kelimeleri değil, kelimelerin arkasındaki derinliği, o karanlık ve verimli anlam toprağını. Konuşuyoruz, ama kökümüzden kopuk cümleler kuruyoruz. Tıpkı, dalları kesilip saksıya dikilmiş bir fidan gibi; anlık, gösterişli, ama rüzgârda savrulmaya mahkûm.
Dijital pazarın bize sattığı en büyük yanılsama, hızdır. Her şey anında olsun isteriz. Tartışma, anında kızışsın ve tüketsin. Çözüm, anında gelsin ve sihirli değnek gibi işlesin. Bilgi, anında ulaşılsın ve özümsenmeden paylaşılsın. Bu anlıklık ekonomisi, bizi düşüncenin en kıymetli hammaddesinden eder: zamandan. Oysa gerçek anlam, hakiki uzlaşı ve kalıcı çözüm, zamanın tortulaştırdığı katmanlarda oluşur. Tıpkı permakültürde olduğu gibi: bir ormanı, bir yılda değil, yirmi yılda üretirsiniz. Sabır, en radikal stratejidir.
Bir rapor, iş dünyasında "stratejik düşünme"nin gerilediğini söylüyor. Şaşırmamak gerek. Strateji, kök........© Milat





















Toi Staff
Sabine Sterk
Penny S. Tee
Gideon Levy
Waka Ikeda
Grant Arthur Gochin
Daniel Orenstein
Beth Kuhel