menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Kelimelerin gücüne dönüş

13 0
12.04.2025

Bir zamanlar, kelimelerin ırmağında yüzen insanlar vardı. Kütüphanelerin soluk ışığında, cümlelerin labirentlerinde kaybolan çocuklar… Ansiklopedilerin ağır ciltleri, evleri birer bilgi mabedine çevirirdi. Şimdiyse ekranların titrek maviliğinde, düşüncenin kumları savruluyor. Etrafınızdaki öğrencileri bir gözlemleyin: Bir hikayenin ipuçlarını toplayamıyor; sanki rüzgârda uçuşan yapraklar gibi dağılıyor kelimeler. OECD’nin verileri, yetişkinlerin zihninde yavaş yavaş çölleşen bir vaha olduğunu fısıldıyor: Okuryazarlık ve sayısal beceriler, küresel bir kum fırtınasıyla örtülüyor. Türk edebiyatının usta kalemi İskender Pala, tam da bu noktada şu sözü hatırlatıyor: Keşke kitaplar her eve girse ve okunsa; keşke her evin alt katı okul olsa, matbaa olsa.

COVID-19, eğitimin bedeninde derin çatlaklar açtı, ancak asıl yara dijital bir virüsten: 2012’den beri kök salan, zihnin toprağını verimsizleştiren bir parazit. Kaydırma hareketi, beynin bahçesinde açan çiçekleri koparıyor. Çalışma belleği, odaklanma, sözel yetenek… Hepsi, sosyal medyanın sonsuz kaydırma tarlalarında solup gidiyor. 1984’te gençlerin 5’i kitap okumayı bir serüven sayarken, bugün bu oran ’e düşmüş. Üniversite sınıflarında, Dostoyevski’nin karanlık dehlizlerinde gezinen öğrencilerin yerini, bir paragrafın eşiğinde tökezleyenler almış. Felsefe derslerinde, yapay zekânın ürettiği ödevler, öğrencinin zihninde bir kıvılcım bile çakmadığını itiraf ediyor. Amerikalı düşünür Neil Postman, “Teknolojinin cam fanusunda, insanın entelektüel nefesi buğulanıyor,” diye uyarıyor.

Eskiden, öğrenme tutkusu bir meşale gibi kuşaktan kuşağa aktarılırdı. Evlerde........

© Milat