Dijital çağda ruh inşası
Sabahın ilk ışığı pencereden süzülürken telefonlarımız "haber"le çınlıyor. Peki ya ruhumuzun haberi var mı bu koşturmadan? Sokaklar algoritmaların çizdiği sanal hatlarla dolarken, insanın içindeki merhameti, sabrı, ümidi işaret eden kadim pusula sessizce paslanıyor. Nasreddin Hoca göle maya çalmıştı belki, ama biz dijital göletlerde boğuluyoruz. Oysa Yunus Emre’nin sözü kulaklarımızda bir nida: “İlim, kendin bilmektir.” Bizse kendimizi veri tabanlarına hapsederek “bilme”yi Google’a havale ettik.
Yaratıcılık, toprağa düşen bir tohumun karanlıkta filizlenme azmidir. Ne zaman yeşereceğini bilmez; sadece yaratılış gayesine inanır. Çocukken duvarları karalayan ellerimiz, şimdi kusursuz filtrelerle süslü ekranlara mahkûm. Oysa Mevlânâ’nın dediği gibi: “Kusur bulmak için bakma, bir şey bulacaksan özüne bak.” Bir kilim dokur gibi… Her düğümde sabır, her ilmekte dua. Albert Camus’nün “Yaratmak, iki kere yaşamaktır” sözünü........
© Milat
