menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Batı’nın dehası, Doğu’nun mirası

23 0
23.04.2025

Tarih, bazen bir kahramanı yalnızca doğduğu topraklarla değil, dokunduğu medeniyetlerle anlatır. Napolyon Bonapart, işte bu evrensel mirasın en çarpıcı örneği. Corsica’nın kayalıklarında filizlenen bu dehâ, Fransız Devrimi’nin ateşiyle Avrupa’yı sarsarken, Doğu’nun kadim bilgeliğini de yanına aldı. Onu yalnızca “kısa boylu bir komutan” diye hatırlamak, tarihin en büyük haksızlığı… Çünkü o, Batı’nın aklını Doğu’nun ruhuyla buluşturan bir köprüydü.

Fransız Devrimi’nin kaosunda yükselen Napolyon, liyakatin zaferini temsil ediyordu. Soyluluğun değil, yeteneğin hüküm sürdüğü bir düzen kurdu. Tıpkı Osmanlı’nın devşirme sistemi gibi… Corsica’lı bir taşra çocuğunun imparatorluğa uzanan yolculuğu, kan bağına değil çalışkanlığa dayalı bir sistemin mümkün olduğunu gösterdi. Ne ironiktir ki, Avrupa kralları onu “asi” ilan ederken, Osmanlı reformcuları Tanzimat ve Meşrutiyet ile benzer bir modernleşme çizgisini takip ediyordu. Napolyon’un kanunları, Türk Medeni Kanunu’nun da temelini oluşturdu. Eğitimi kiliseden alıp halka verişi, tıpkı medreselerden mekteplere geçiş gibi bir aydınlanmaydı.

Mısır seferi, onun Doğu’ya duyduğu hayranlığın kanıtıdır. Piramitlerin gölgesinde, “Kırk asırlık tarih bize bakıyor” diye haykıran........

© Milat