Adalet tekrara düşmez
Siyasetin gündemi, İmralı tartışmaları ve komisyonlar etrafında dönerken, Türkiye'nin asli meselesi, kararların hızında ve öngörülebilirliği güçlendirme ihtiyacıdır.
Bu durum, toplumsal güveni geliştirebilme yolunda dikkat edilmesi gereken bir alan olarak karşımızda durmaktadır. Bir yanda ülkenin geleceğini ilgilendiren büyük siyasi müzakereler yürütülürken, diğer yanda hukukun temel ritmi, daha güçlü ve sağlam bir ahenk yakalamayı beklemektedir.
Bunun en somut örneklerinden biri, yargı mercileri arasında yaşanan anlık kararsızlıklardır. Bir üst mahkemenin tahliye kararı verdiği bir ismin, Ayşe Barım örneğinde olduğu gibi, cezaevinden salıverilmesine dakikalar kala itiraz mekanizmasıyla yeniden tutukluluğuna hükmedilmesi, sistemin hızla daha şeffaf ve kesin kararlar üretme zorunluluğunu göstermektedir.
Bu çalkantı, hukuku kişiselleştirilmiş bir alana sürüklemek potansiyeli taşımakta ve kararların kamuoyu algısından bağımsız verilme sorumluluğunu öne çıkarmaktadır. Ayşe Barım'ın toplumsal olayları yönlendirdiği iddialarının bu hızlı değişimde rol oynaması, asıl çözümü işaret ediyor: Adalet, algı yönetiminin değil, somut delilin ürünü olmalıdır.
Gerçek suç delilleri varsa gereği tam ve zamanında yapılmalı. Bununla birlikte, bu çağrıyı, gerçek sağlık sorunları yaşayan, bahane üretmeyen her vatandaşımız için yapmaktan imtina etmem. Dünyanın binbir türlü hali vardır; sahih hukuka ve istikrarlı kararlara bir gün hepimizin ihtiyacı olabilir. Hukukun amacı adil olmak kadar, öngörülebilir........© Milat





















Toi Staff
Penny S. Tee
Sabine Sterk
Gideon Levy
John Nosta
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
Daniel Orenstein