Önder Özden yazdı: Adaletsizliğin boğucu tekrarı ve can sıkıntısı
Tekrarın gündelik hayatta yarattığı can sıkıntısı, kayıtsızlık, adaletsizliğin normalleşmesi üzerine felsefi ve politik bir analiz. Önder Özden yazdı: Adaletsizliğin boğucu tekrarı ve can sıkıntısı
Tekrar hayatın bir parçası. Yaşamın tesadüfi bir koşulu değil. Aksine, gündelik varoluşun bizzat temeli bir bakıma. Hayatımız, neredeyse hiç düşünmeden gerçekleştirdiğimiz tekrar eden eylemler, tekrar eden jestler, hareketler ve kalıplar üzerine kurulu. Uyanırız, nefes alırız, yürürüz, yeriz, konuşuruz. Bu eylemleri durmaksızın tekrar ederiz ve bu tekrarlar olmadan hayat sürdürülemez. Bu anlamda tekrar, bizi ayakta tutan, devam etmemizi sağlayan, günlerimize belirli bir yapı ve süreklilik kazandıran temel örüntü.
Lakin tekrar kendi başına pek de masum sayılmaz. Hayatı sürdürürken, aynı zamanda hayal gücümüzü de tuhaf bir biçimde ele geçirir. Yavaş yavaş, bazen neredeyse fark edilmeden, bizi can sıkıntısına doğru sürükleyen bir ruh hali, bir atmosfer yaratır. Aynı şeyleri tekrar tekrar yaptığımızda, günlerimiz birbirine çok benzemeye başladığında, sıkıntıya kapılmaktan kaçınmak imkansızlaşır. Rutin üzerimize gelmeye, çökmeye başlar. Hava ağırlaşır. Hayatımızı mümkün kılan kalıplar tarafından boğulduğumuzu hissederiz. Afakanlarla boğuşuruz.
Tekrarın paradoksu tam olarak bu: Gerekli olmakla birlikte boğucu; istikrar sağlar ama tüketici. Bizi ayakta tutarken, aynı anda yıpratır. Can sıkıntısı bu anlamda yalnızca uyarım eksikliği ya da heyecan yokluğu değil. Aynının sonsuz geri dönüşüyle üretilen bir duygulanım, bir durum.
Bu tür bir tekrar, bu tür bir rutin, etrafımızda ağır bir hava yaratır. Bazen bu havanın içinde sıkışıp kaldığımızı, düzgün nefes alamadığımızı hissederiz. Ve yine de, tuhaf bir şekilde, onun içinde kalırız. Hareket etmeye, işlemeye, tekrarlamaya devam ederiz. Bu tekrarın boğucu bir niteliği var, ama aynı zamanda tuhaf bir aidiyet de söz konusu. Onu tanırız. Onu biliriz. Onun içinde yaşarız, soluk alırız.
Bu boğucu tekrar yalnızca kişisel hayata ya da bireysel rutinlere ait değil. Toplumsal ve siyasal hayatta da ortaya çıkar ve rahatsız ediciliği farklı bir boyut kazanır. Tekrar, adaletsizlikle birleştiğinde, çok daha dehşet verici bir şeye dönüşür. Belirli adaletsizlikler, tekrar tekrar yaşandıkça, rutinin yarattığı etkiye, can sıkıntısına neden olur.
Adaletsizlikler sürekli tekrarlandığında, her gün benzer biçimlerde karşımıza çıkarıldığında, keskinliklerini yitirir. Birbirlerine benzemeye, farksızlaşmaya başlar. Bir şeylerin yanlış gittiğine dair gelip geçici bir tür huzursuzluk hissi tene dokunsa dahi söz konusu his zamanla körelir. Adaletsizlik, eskisi gibi sarsmaz. Gündelik hayatın arka plan gürültüsünün bir parçası haline gelir.
Özellikle İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen son yargı süreçleri bu durumu kanıtlıyor gibi. Neredeyse her gün benzer haberlerle uyanıyoruz. Bir gün bazı futbolcuların ya da futbol yorumcularının bahis........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Penny S. Tee
Gideon Levy
Waka Ikeda
Grant Arthur Gochin