menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Sahte yapay zekâ sanatçıları, yaratıcılığın ölümü mü yoksa yeni bir dönemin doğuşu mu?

12 1
16.12.2025

Geçen günlerde Spotify’da yeni bir çalma listesi dinlerken karşıma ilginç bir şey çıktı: Doğrulanmış sanatçı olarak Fake Music. “Nasıl yani?” dedim ve bu sahte müziğin aslında ne olduğunu araştırdım. Aslında bir süredir Spotify’da hayalet sanatçılar ya da gerçek sanatçı olmayan kişilerin eserlerinin yer aldığını biliyordum ancak bu şekilde bir şey görmemiştim. Yapay zekâ destekli üretilen bu müzik parçaları bir şekilde doğrulanıyor ve Spotify’ın bana da önerdiği gibi “Haftalık Keşif” çalma listesinde önerilebiliyor. Yeni sanatçılar ve şarkılar keşfetmek için bu çalma listesini dinlerim ve güncellenen parçalarla onlarca yeni şarkı keşfetmişimdir. Ancak bu yapay zekâ müziklerini burada bariz bir şekilde önerilerde gördüğüm için biraz şaşırdım.

Neden şaşırdım? Gerçekten her işimizi, müziğimizi, sanatımızı, diyetimizi ya da ne varsa gerçekten her şeyi yapay zekâ ile mi oluşturup tüketeceğiz?

Farklı ve niş sanatçıların Spotify’da öne çıkarılmaması, bir süredir gündemde olan tartışmalı bir konu.

Emek verip müzik üreten kişilerin emeklerinin karşılığını alamadığı gibi, büyük devasa şirketlerin yanında gerçek sanatçı bile olmayan kişilerin elinden çıkan bu parçalar Spotify tarafından öne çıkarılıyor ve aylık 500 bine yakın dinleniyor. Ama araştırınca daha fazlası olduğunu da gördüm.

ABD’de yaşadığım küçük kasabanın yerel sanatçıları var ve onları Spotify gibi platformlardan dinlemek için bayağı uğraş vermem lazım. Çünkü doğrulanmış sanatçı rozeti bile alamıyorlar çoğu zaman. Çalma listelerinde ise önerilmiyorlar. Spotify tarafından hazırlanan farklı çalma listelerini incelediğimde gördüm ki çoğunlukla bilinen, TikTok ya da Instagram Reels’ta öne çıkan şarkıcıların eserleri ya da “viral” olan şarkılar öneriliyor. İyi de neden?

Nedeni çok açık: Spotify’ın algoritması, popüler olana odaklanıyor.

Spotify, algoritmik keşfe odaklanan ve popülariteye sahip içeriklere öncelik veren bir modeli benimsiyor. Bu durum, yerel ve farklı eserler üreten sanatçıların platformda öne çıkarılmayacağı ya da şirket tarafından öne çıkarılmaları için bilinçli bir çaba harcanmayacağı anlamına geliyor.

Buna bağlı olarak sanatçıların organik olarak keşfedilebilecek ya da plak şirketleri tarafından tanıtılabilecek kadar popüler olmaları gerekiyor. Spotify’ın yerel sanatçılara sunduğu bazı imkânlar bulunsa bile, çalma listeleri köklü ve hâlihazırda bilinen sanatçılar için optimize edilmiş durumda. Bu nedenle “yerel müzik”, Spotify için öncelikli bir odak alanı değil.

Zaten Spotify ile ilgili tartışmalar yeni de değil.

2017 yılından beri, Spotify’ın çalma listelerini hayali müzisyenlerin eserleriyle doldurduğu konuşuluyor. Özellikle “arkada çalsın”, ambiyans, Lo-Fi House ya da Chill gibi çalma listelerinde, gerçek sanatçılar yerine stok ve hayali müzisyenlerden oluşan parçaların yer aldığı uzun süredir dile getiriliyor. Bu iddialar, Harper’s Magazine’den Liz Pelly’nin araştırmasıyla geçen ocak ayında yayımlanan kitapta kanıtlanmış oldu.

Kısacası Spotify’ın caz, chill ve huzurlu ambiyans müzikleri gibi hem popüler hem de arka planda çalsın temalı listelerini, üretilmiş sahte sanatçı eserleriyle doldurduğu ortaya çıktı. Sistem, tamamen anonim şekilde arka fon müziği üretmeye yönelik olarak kurgulanmış. Yaratıcılığın, farklı tonlarda gezinen ve yetenek gerektiren işlerin geri plana itildiği; bunun yerine kurumsal bir ürünün öne çıkarıldığı anlaşılıyor.

Bu durum Spotify’ın işine geliyor; çünkü bu stok müzikleri üreten prodüksiyon şirketleriyle yapılan anlaşmalar, gerçek sanatçılara kıyasla çok daha düşük maliyetli. Elde edilen gelirler ise eserleri fiilen üreten kişilere değil, şirketlere gidiyor.

2017 yılında bu durumu fark eden müzik yazarı David Turner, konuyu araştırdığında Spotify’daki ambiyans müziği çalma listelerinde, çoğunlukla Brian Eno, Bibio ve Jon Hopkins gibi tanınmış sanatçıların eserlerinin değiştirilerek sunulduğunu ve bu kayıtların İsveç merkezli Epidemic Sound adlı şirketten çıktığını tespit ediyor. Turner, yaptığı analizlerle bunu kanıtlıyor.

Şirket daha yakından incelendiğinde, 2019 yılında podcast alanına yöneldiği, yüksek bütçeli anlaşmalar yaptığı ve adeta dikkatleri başka yöne çekmeye çalıştığı görülüyor. Hayalet sanatçılar tartışması ise 2022 yılında, İsveç merkezli gazete Dagens Nyheter’in yayımladığı haberle yeniden gündeme geliyor. Gazetenin elde ettiği verilere göre, yaklaşık yirmi söz yazarının, 500’den fazla sanatçı adına ürettiği binlerce eser, Spotify’da listelenmiş ve milyonlarca dinlenmeye ulaşmış durumda.

Yapay zekâ kullanılarak oluşturulan müziklere geri dönecek olursak:

Hayatımıza salgın dönemi ve sonrasında giren NFT’ler, aynı hızla gündemden düştü. O dönemde bunun yeni bir alan olduğu söylenmiş, çok ciddi yatırımlar yapılmıştı; ancak bugün artık neredeyse hiç konuşulmuyor. Peki yapay zekâ ile üretilen müzikler de aynı kaderi mi paylaşacak, yoksa bir sanat alanı hâline gelerek yıllara meydan okuyabilecek mi? Bunu zaman gösterecek.

Her ne kadar bunun kısa süreli bir heves olabileceği düşünülse de meselenin birden fazla boyutu var. Örneğin, yıllardır müzikle uğraşan bazı sanatçılar, yapay zekânın da yardımıyla yeni türlerde şarkılar üretiyor. Bu süreç, yaratıcılıktan tamamen kopmadan keyifli ve deneysel işlerin ortaya çıkmasına da imkân tanıyabiliyor.

Amerikalı besteci ve müzisyen Holly Herndon, bu alanda çeşitli denemeler yapan isimlerden biri.

Ortağı Mat Dryhurst ile oluşturduğu Spawn adı verilen yapay zekayı kullanarak parçalar üreten sanatçıların çalışmaları genellikle insan ve yapay zekanın birleşimini içeriyor. 2019’dan beri bu yöntemle müzik yapan Holly Herndon, Spotify’da yaklaşık 12 bin aylık dinleyiciye sahip. Bu şekilde ürettiği parçaların bazıları milyonlarca kez dinlenmiş durumda.

Taryn Southern ise farklı yapay zeka araçlarını kullanarak I Am AI adlı bir albüm besteledi. Bu çalışma, onu yapay zeka araçlarını kullanarak yayın yapan ilk müzisyenlerden biri haline getirdi. Şarkıcı ve söz yazarı olan Southern; Watson Beat, Amper, AIVA ve Google Magenta gibi araçlardan yardım alıyor.

Kanadalı müzisyen Grimes, Elon Musk ile yaşadığı ilişki nedeniyle sıkça gündeme gelse de, yapay zekayı üretim süreçlerinde aktif biçimde kullanan isimlerden biri. Elf.tech adlı kendi üretken yapay zeka yazılımını piyasaya sürmüş olması, bu alandaki konumunu açıkça gösteriyor. Öte yandan Grimes, yüzde 50 telif hakkı payı karşılığında, yapay zeka tarafından üretilen parçalarda kendi sesinin kullanılmasına izin veriyor.

Yapay zeka teknolojisi, burada yeni gelir akışlarının geliştirilmesini de kolaylaştırıyor. Grimes, hem telif haklarından pay alıyor hem de sesinin klonlarını kullanarak, yapay zeka tarafından üretilen müziklerin oluşturulmasına doğrudan katkı sağlıyor.

Hooky gibi müzik girişimleri ise müzisyenlerin seslerini, sanatçıların onayladığı şekilde, kullanıcıların eserlerinde kullanılabilecek yapay zeka ses klonları için lisanslayabilecekleri platformlar sunuyor.

Birçok isim bu şekilde kendi müzikleriyle yapay zekâ araçlarını bir araya getiriyor. Bunlardan bir diğeri ise Grammy ödüllü bir müzik mühendisi ve yapımcısı olan Shawn Everett oluyor. Everett, yapay zekâyı daha yaratıcı parçalar üretmek için kullandığını söylüyor. Müzisyen, burada OpenAI imzalı Jukebox’ı kullandığını açıklamış.

Söz yazarı Terrance LeDoux’nun yapay zekâ destekli projesi Unbound Music, “You Got This” ile 11 Ekim’de Emerging Artists listesinde 47 numaradan giriş yapmıştı. Şarkı, o hafta 1.000 indirmeyle Rock Digital Song Sales’te 10 numaraya ulaştı. Unbound’un sanatçı biyografisinde, albümlerinin “insan yaratıcılığını yapay zekâyla birleştirdiği” ve çeşitli düzeylerde yapay zekânın da dahil olduğu belirtiliyor. 5,5 milyon resmi dinlenme sayısına ulaştı.

Geçtiğimiz aylarda bir anda trend haline gelen, yapay zeka destekli The Velvet Sundown adlı grubun milyonlarca dinlenmeye ulaşması oldukça dramatikti. Bu durum, konunun aslında ne kadar ciddi olduğunu gösteren bir işaret olarak da değerlendirilebilir. Zira burada güveni sarsan bir nokta bulunuyor. Grubun, Spotify’daki eserlerinin tamamının yapay zeka ile oluşturulduğunun ortaya çıkmasının ardından bunu onaylaması ve tavır değişikliklerine gitmesi, üretilen içeriklere yönelik güveni ciddi biçimde zedeliyor.

Öte yandan grubun Spotify sayfasındaki açıklamasında,........

© Medyascope