KHK’lı eski bir emniyet mensubu yazıyor – Gülen neden KHK’lılar tarafından eleştirilmeli?
Dini ve ahlaki gerekçelerle bir dönem Fethullahçılıkla ilişkisi olmuş, sonrasında bu ilişkiye eleştirel bir mesafeyle yaklaşmış bir eski emniyet mensubu KHK sorununu masaya yatırıyor. Yazar bu yazısında KHK’lıların neden Gülen’i eleştirmesi gerektiğini anlatıyor. Medyascope olarak bu tartışmanın gelişmesine katkı sunmak amacıyla yazıyı yayımlamaya karar verdik.
Gülen, 20 Aralık 2013 tarihli videosunda mülaanede bulunarak Erdoğan’ı (seçilmiş hükûmet temsilcisini) dinî argümanlar da kullanarak tehdit etmişti. Bu lanetleşme düellosu neden KHK mağduriyetlerinin dönüm noktasıydı? Bu videonun daha makro planda ifade ettiği neydi? Bu konuya değinmek istedim bu yazıda. Yine bu lanetleşme düellosu üzerinden de neden Gülen’in eleştirilmesi, en azından yaptıklarının büyük resme bakılarak tartışılması gerektiği konusunda biraz daha farklı argümanları tartışacağım.
Gülen’in neden demokrasiye tehdit hâline geldiği konusu yaklaşık 5 yıl önce yayımlanan Zehirli Salkım belgeselinde anlatılıyor; ben de yeni izledim. Dört bölümlük bu belgesel gerçekten çok değerli. Bu belgesel KHK sorununun uzamasının nedenleri konusunda da ipuçları içeriyor. Bu belgeselin ilk bölümü şu linkte mevcut: Zehirli Salkım
Ancak bu yazıyı daha farklı bir perspektiften yazdım.
Kısaca hatırlayacak olursak, Gülen lanetleşme düellosu videosunda daha spesifik olarak; evrensel hukuka, Kur’an’a ve sünnete aykırı hareket etmeyen emniyet mensuplarının doğru yaptığından emin olduğunu ifade eden; “kim yanlış yapıyorsa Allah belasını versin” mealinde sözler sarf etmişti.
Peki Gülen’in bu videoda iddia ettiği gibi gerçekten evrensel hukuk bu tür üst düzey yolsuzluk konularına böyle mi yaklaşıyor, bu konuya biraz daha yakından bakalım? Benzer olayların yaşandığı ülkelerde polisler suç işleyen üst düzey politikacıları veya birinci derece yakınlarını hemen tutuklamış mı? Modern devletler ve hukuk bu konuyu nasıl ele almış, örneklerine bakalım. Bu örneklerin Türkiye kontekstine birebir uymadığını da belirtmeliyim. 17/25 olayı çok farklı ve benzersiz bir şekilde komplike.
17/25 Aralık örneğine tekrar bir göz atalım. Başbakan, bakan ya da onların yakınları hakkında ciddi iddialar ortaya atılıyor ve buna ilişkin ses kayıtları bulunuyor. Gülen basını bu haberleri sürekli olarak veriyor; mevcut dijital ortamlarda da bunları paylaşıyor. Polis, adreslere operasyon düzenleyerek bu üst düzey kişilerin en yakınlarıyla ilgili ve dolayısıyla da bu en üst düzey kişilerle bağlantılı adlî soruşturma kapsamında birtakım prosedürler uyguluyor. Bu tür operasyonlarda usul doğru mudur? Dahası, burada amaç gerçekten yolsuzluğa evrensel ve dinî nedenlerle karşı çıkmak mıdır? Bunu birkaç somut örnek ışığında ve bağlamı içerisinde irdelemek isterim.
Fransa’da bir dönem cumhurbaşkanlığı yapan Jacques Chirac hakkında ciddi yolsuzluk iddiaları vardı. Görevdeyken kimse onu gözaltına almadı. Polis kapıya dayanmadı. Çünkü Fransız hukukuna göre görevdeki cumhurbaşkanı yargılanmaz. Ama bu dosya kapatılmadı. Chirac görev süresi bittikten sonra mahkemeye çıktı ve mahkûm oldu.
Güney Kore’de süreç daha serttir ama mantık aynıdır. Park Geun-hye hakkında iddialar ortaya çıktığında önce polis değil, parlamento devreye girdi. Meclis görevden alma sürecini başlattı. Anayasa Mahkemesi kararıyla görevden alındı. Ancak bundan sonra tutuklandı ve hapse girdi.
İtalya’da ise işler daha karmaşıktır. Silvio Berlusconi yıllarca vergi kaçırma ve yolsuzluk iddialarıyla gündemde kaldı. Siyasetteki gücü nedeniyle davalar uzadı, yasalar değişti, süreç ağır ilerledi. Ama sonunda vergi kaçırmaktan mahkûm edildi.
Örnekleri çoğaltmak mümkün. Bu örneklerin ortak noktası şudur:
Modern devletler, polis gücünü en tepeden başlatmaz. Çünkü polisle yapılan her hamle, “siyasi intikam” iddiasını beraberinde getirir.
Siyasilere görevdeyken direkt polis müdahalesi şu riskleri de beraberinde getirir:
Türkiye’deki durum ise diğer örneklerden farklıdır; yukarıda kısaca değindiğim gibi. Ne olursa olsun, demokratik seçimlerle gelmiş bir iktidar mevcuttur. İyisiyle kötüsüyle bir şeyler yapmaya çalışmaktadır. Zamanında Google haberleriyle kapatılmaya çalışılmış, dindar oldukları için dışlanmış insanların oluşturduğu;........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Penny S. Tee
Gideon Levy
Waka Ikeda
Grant Arthur Gochin