Doğancan Özsel yazdı: Dilsiz barış süreci
Bu defa Kürt sorununu çözmek için başlatılan müzakereler 2013-15 döneminden çok farklı. İlk barış sürecinde silah bırakma gibi somut adımlar ötelenmiş, esas ağırlık halkla ilişkiler konusuna verilmişti. Toplumsal destek olmazsa olmaz addedilmiş, akil insan heyetleriyle bu destek elde edilmeye çalışılmıştı. Sonuçta bu ilk önemli girişimin akamete uğramasında, beklenen kamuoyu desteğinin gelmediğini gören Erdoğan’ın artan endişelerinin de bir payı olduğunu düşünenler az değil.
Bu kez kamuoyu oluşturma işi tümüyle bir kenara bırakılmış gibi. Neredeyse tamamen siyasi elitler ve az sayıda karar alıcıyla yürüyen bir süreci takip ediyoruz. Somut bir aktör olarak görülmesi zor olan Meclis Komisyonu’nu saymazsak, sürecin halka açık herhangi bir yüzü yok. Aslına bakılırsa bu yaklaşım çok yanlış olmayabilir. Böylesi süreçlerin ağırlıklı olarak kapalı kapılar ardında yürütülmesi hem yerleşik önyargıların süreci tıkamasını önler hem de olası bir çıkmaz durumunda taraflara geri adım atacakları bir alan bırakır. Ancak bu faydalar, sürecin topluma bakan yüzünde ortak bir dil ve söylem eksikliğini mazur göstermez. Asıl endişe verici olan bu.
Yürüyen sürecin amacı, ilkeleri ve olası sonuçları konusunda tam bir kafa karışıklığı var. Gerek Bahçeli ile Erdoğan’ın söylemleri arasında, gerekse devlet temsilcileriyle HDP’nin, Öcalan’ın ve diğer aktörlerin yaklaşımı arasında bariz içerik ve üslup farkları sık sık ortaya çıkıyor. Belli ki aktörler, ortaklaşmalarına imkân sağlayacak belirli ilkeler üzerinde uzlaşmış değiller. İçerik üzerinde henüz anlaşma sağlanamadığından, gidişatın kamuoyuna anlatılması konusunda da ortak paydaya varılamıyor. Dolayısıyla müzakereler, sürecin iletişiminde kullanılacak kendine özgü bir barış dili tesis edilmeksizin yürütülmeye çalışılıyor.
Sözün özü, bu barış sürecinin bir........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Penny S. Tee
Gideon Levy
Waka Ikeda
Grant Arthur Gochin