Çanak çömlek medeniyet
Çocuklar çamurla oynamaya doyamazlar. Peki Avanos’a gidince çömlek tezgahında ellerini çamura bulamamış olan var mı?
Çarkta dönen çamurla elde ettiği o yamru yumru şeyle gururlanmayan? Çocuğu büyüğü çamurla (toprak ve suyla) ne alıp vermediğimiz var ki bizi bunca mutlu ediyor?
Merak edince sorular ardı ardına geliyor. İtalyanların Terracotta adıyla dünyaya tanıttığı Orta Doğu kökenli çömlekler ile Selçukluların İznik civarından dünyaya yaydığı ve tekniği Çin’den gelmedir diye adına çini denilen şeyin ne farkı var, ikisinin de aslı astarı çamur değil mi? Dahası seramik ile porselenin farkı çamurundan mı yoksa hamurunu yoğurmaktan mı?
Çömlek denilen şeyi beş bin yıldır yapıyor insanlık. 5 yanlış oldu, 10 bin yıldır yaptığı anlaşıldı. Hatta o da yanlış oldu, yakın zamanlarda Çin’in Ciangsi eyaletinde bulunan çömlek parçalarının 20 bin yıllık olduğu ortaya çıktı. Zaten yeni keşifler insanlık tarihini ha bire daha da geriye taşıyor.
Zannettiğimizden çook daha eski zamanlardan beri yeryüzünde var olduğumuz ve de ürettiğimiz her gün başka biçimde kanıtlanıyor.
Yüz binlerce yıldır dünyada dolanan insan için binlerce yıl çok kısa bir süre. Niye daha önce çamuru yoğurmamış demenin de anlamı yok çünkü her şeyin bir sırası var. Önce ateşi bulacaksın, sonra da fırını icat edebilmek için yerleşik düzene geçeceksin. Fırın deyince de ateşi yakıp etrafına duvar örmekten ibaretmiş gibi düşünmemek lazım. En basit bir çömlek için bile en az 800 derece ısıyı bir mekânın içinde uzun süre hapsedebilmek lazım. Bunu yapabilmek de o kadar uzun zaman almış…
Medeniyet denilen şeyi bugünkü Yunan topraklarından başlatmaya bayılan Batılılar da, “Ege’nin iki yakası da aynıdır, ha Yunan tarafı ha bizim kıyılar” diye başlayarak “Medeniyetin beşiği aslen Anadolu ve de Orta Doğu’dur” diye parsa toplamaya bayılan bizler de yanılıyoruz. Çünkü hangi taşı kaldırsak ve “ilk kez… “diye söze başlasak, karşımıza devasa Asya uygarlığı olan Çin çıkıyor. Çamuru yoğurma konusu da buna en iyi örnek. Çin sarayının çamurdan askerleri keşfedilince herkesin nutku tutuldu çünkü.
1974 yılının Mart ayında Çin’in Xi’an’ında kuyu kazmaya kalkan bir köylünün çapasına takılan çömlek parçacıkları her şeyi ters yüz etti. Çömlek deyince kap kacak anladığımız için bu inanılmaz buluntulara çömlek demeyi bırakıp ben de Terra Cotta (Pişmiş Toprak) demeliyim herhalde. 3 bin yaşındaki bu Terracottalara eşsiz demek bile yetersiz kalıyor….
İnsanla aynı boyuttaki bu toprak heykeller zaten bire bir insanın kopyası. Çünkü Çin imparatoru inancı gereği bu dünyada sahip olduğu her şeyi öbür dünyaya da götürmek istediği için ordusundaki her bir askerin heykelini yaptırıp kendisi ile birlikte gömdürmüş. Ölenin mezarına sevdiği eşyaları gömmek insanlık tarihi kadar eski bir gelenek daha doğrusu inanç ki bu bazı yerlerde hala sürüyor. Zamanla bu inanış seven insanları koyun koyuna gömmeye dönüşmüş. Ancak antik dönemde ölen nüfuzlu biriyse onun sevdiklerini de öldürüp birlikte gömmeye kadar varmış bu iş. Bu canice davranış dünyanın birçok farklı coğrafyasında ve inanç sisteminde var. Bu Çin imparatorunun yaptığı aslında büyük bir devrim çünkü o zamana kadar Çin’de bir imparator ya da başka türden bir efendi ölünce emrindekiler de öldürülüp birlikte gömülüyormuş ki öte tarafta da hizmet etmeyi sürdürsünler. Sevgilisini koynuna verelimden de başka bir boyut bu gelenek…
Bu imparator (Qin Shi Huang)........
© Medya Günlüğü
visit website