Geçen Cumartesi, diğer birkaç düşünürle birlikte Gramsci’nin entelektüeller hakkında yazdıklarından bir kesit aktardım buraya… İtalyan düşünürün bu konudaki önemi, geniş toplumsal bir analizin içinde, entelektüelin, 20.yy’da toplumsal yaşam içindeki rolünü ele alan özgün çalışmalarından dolayıdır.
Gramsci’nin entelektüel tanımı, örneğin Berkes’inkinden farklılıklar gösterir. Zira o geleneksel anlamda Rusya’da ortaya çıkmış geri kalmış ülke entelektüelini değil, “orada olmaz” sanılan, Batı Avrupa’nınkini ele alır. Antonio Gramsci’nin ayrı, özgün, “kopmuş” bir entelektüel tanımından çok, her sınıfın kendi entelektüelleri olduğuna inandığını belirtelim. “Feodalitenin bile iktidarının meşruiyetini sağlayan fikirler üreten kendi entelektüelleri vardır.” “ Geri kalmış bir ülkede, batılı tarzda yetişmiş bir azınlık içinden çıkmış intelect sahibi kişi” tanımı, elbette ki onun gibi İtalya’da veya Althusser gibi Fransa’da veya Popper gibi İngiltere’de yazan bir düşünürün tanımına, sığmazdı. Gramsci, “akıl kullanan insan” tanımından yola çıkarak, “feodalitenin bile kendisine fikir üreten bir entelektüeli vardı” demekle, ana kriterinin fikir üretmek olduğunu ortaya koyar. Ama, kimin için? Bazen yönetenler, bazen yönetilenler ama bazen da doğrudan doğruya, kendi için…
Organik ve Geleneksel Entelektüeller ayrımını, geçen yazıda aktardık. Bu tanımlama kadar ünlü olmamakla birlikte, Gramsci’de bir ikinci entelektüel ayrımı daha vardır:
a) Kentli (Urban) Entelektüeller
b) Kırsal (Rural) Entelektüeller…
Kentli entelektüeller, sanayi ile birlikte ve paralel olarak gelişir ve talihi ona bağımlıdır. Bağımsız bir otoriteleri veya yapısallaşmaya ilişkin ayrıntılı bir planları yoktur. Bunlar, sanayi yöneticileri olup, sanayi yönetimi kadrosu arasındadırlar.(Teknisyenler, mühendisler, küçük yöneticiler v.s.) Kentli entelektüeller, sanayi çalışanları üzerinde politik bir etki oluşturamazlar ve hatta bazen, sanayi çalışanları arasından çıkan “organik entelektüeller” tam tersine onları etkileyebilirler. Bizde sanayi yok gibi bir şey, kent de öyle… Endemik birkaç örneğin dışında, bu türün varlığı, tartışma kaldırır açıkça … Ve bizim toplumumuzda, dönüp dönüp Berkes ya da Said’in geçen hafta aktardığımız görüşlerine başvurmak gerekir…
Kırsal entelektüeller ise büyük oranda “geleneksel entelektüeller” olup, kırsal halk, kasaba nüfusu ve küçük burjuvaları ile bağlantılı olup, kapitalist sisteme karşı ayrıntılı bir harekete geçebilmekten çok; kırsal nüfusla birlikte, yerel yönetim organları ile de ilişki içindedirler. Kırsal alanda, kırsal nüfusa bu gibi entelektüeller bir tür sınıf değiştirme özlemi ve örneği olarak hitap ederler. Veya bunu temsil ederler… (Kasaba hekimleri, öğretmenler, yerel avukatlar, din adamları v.s.) Biz, geniş bir kasaba toplumu olduğumuzdan, bu türün örneklerini bulmak mümkündür… Bakın sağa sola… Sürüsüne bereket… Ama belirtmek gerekir ki bunların tümü de gene onun “Geleneksel Entelektüel” sınıflamasının içindedirler.
Ne var ki Gramsci’yi entelektüeller konusunda asıl literatüre sokan katkısı, yukarıda andığımız, Organik Entelektüeller tanımlamasıdır. Bu noktada, geçen hafta Berkes’ten aktardığımız, geri kalmış ülkenin, “declasse”, sınıfsızlaşmış veya kendi sınıfına karşı da mücadele edebilen, “iç sürgünü” yaşayan entelektüeli ile batının Organik Entelektüelinin örtüştüğü görülür.
“ Bu kavşak noktasında önemle not etmek gerekir ki, Gramsci entelektüeller hakkında yazmaktaydı, atıf yaptıkları bilim adamları ya da fildişi kulelerde oturup, akademik dergilere kendi gibilerin okuyacağı yazılar yazan akademikler değildi.”
Organik entelektüeller, toplumun tümü üzerinde dominant olmak ve yönetenlerin hegomonyasının toplumun geri kalanı üzerinde tatbik edilebilmesinin, bir anlamda yönetenlerin moral meşruiyetinin sağlanmasını üretmek üzere, yöneten sınıfın eğitim sisteminden, yetişirler. Ve fakat, bir elit oluşturmazlar, her günün günlük hayatı içinde yer alırlar. “Yeni entelektüel modu, bundan sonra güzel konuşmakla (belâgatla) ilişkili değildir… Ama pratik hayata, sadece basit bir konuşmacı olarak da değil; kurucu olarak, organizatör olarak, sürekli bir ikna edici olarak aktif katılımla ilgilidir.” Çalışan sınıfın entelektüellerinin pratik hayata aktif katılımlarının amacı, Gramsci’nin gelişmesine katkıda bulunduğu felsefe uyarınca, bir kontra hegemonya yaratıp, var olan sosyal ilişkileri yıkmak üzere, teori ve pratiği, gündelik hayatla bağlantılı yeni bir felsefe yaratmaktır.
Kendine, yerleşik düzen içinde bir yer edinmeye çalışmak, değildir…

QOSHE - Entelektüel denilen garip cins II - Nazım Beratlı
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Entelektüel denilen garip cins II

3 1
20.03.2024

Geçen Cumartesi, diğer birkaç düşünürle birlikte Gramsci’nin entelektüeller hakkında yazdıklarından bir kesit aktardım buraya… İtalyan düşünürün bu konudaki önemi, geniş toplumsal bir analizin içinde, entelektüelin, 20.yy’da toplumsal yaşam içindeki rolünü ele alan özgün çalışmalarından dolayıdır.
Gramsci’nin entelektüel tanımı, örneğin Berkes’inkinden farklılıklar gösterir. Zira o geleneksel anlamda Rusya’da ortaya çıkmış geri kalmış ülke entelektüelini değil, “orada olmaz” sanılan, Batı Avrupa’nınkini ele alır. Antonio Gramsci’nin ayrı, özgün, “kopmuş” bir entelektüel tanımından çok, her sınıfın kendi entelektüelleri olduğuna inandığını belirtelim. “Feodalitenin bile iktidarının meşruiyetini sağlayan fikirler üreten kendi entelektüelleri vardır.” “ Geri kalmış bir ülkede, batılı tarzda yetişmiş bir azınlık içinden çıkmış intelect sahibi kişi” tanımı, elbette ki onun gibi İtalya’da veya Althusser gibi Fransa’da veya Popper gibi İngiltere’de yazan bir düşünürün tanımına, sığmazdı. Gramsci, “akıl kullanan insan” tanımından yola çıkarak, “feodalitenin bile kendisine fikir üreten bir entelektüeli vardı” demekle, ana kriterinin fikir üretmek olduğunu ortaya koyar. Ama, kimin için? Bazen yönetenler, bazen yönetilenler ama bazen da doğrudan doğruya, kendi için…
Organik ve Geleneksel Entelektüeller ayrımını, geçen yazıda aktardık. Bu tanımlama kadar ünlü olmamakla birlikte, Gramsci’de bir ikinci entelektüel ayrımı daha vardır:
a) Kentli (Urban) Entelektüeller
b) Kırsal........

© Kıbrıs Gazetesi


Get it on Google Play