menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Ayşe ile Havva

29 2
22.05.2024

Ayşe’nin, buruş buruş bir suratı vardı… Güneşte bırakılıp da tüm suyu çektirilmiş, zerdali kurusu gibi! İnce uzun bir yüz, tam ortasında ona uygun sivri bir burun, onun altında da açıldı mı “cırılcırıl” sesler çıkaran, ipince dudaklarla çevrili bir ağız… Cildi, esmerin, koyusu… Oysa Havva, bıngılbıngıldı… Etli bir surat, mavi gözler, kalın dudaklar ki açılıp da iki lâkırdı ettiğini gören pek olmamıştır, hep kapalı! Burun desen, boksör burnu gibi, etli ve yamuk… Ve bunlar, kız kardeştiler! Nasıl olduysa?
Ayşe ile Havva, benim anımsadığım önceleri şimdi belediyeye ait olan, Sait Bey’in avlusu sayılabilecek arsanın oralarda bir yerde, etrafı “balluralarla” çevrili mandra gibi bir yerde yaşarlardı. Sonradan buraya Malyalı mı bir yazlık sinema kondurdu; yoksa Galleş bar mı açtı ne, şimdilerde Ali Uskuri’nin mağazasının bulunduğu alana taşınıp, baraka gibi birşeyler uydurup, onun içinde yaşamaya başladılar. Ayşe’nin kocası ile birlikte:
Vasfi!
Vasfi, bir buçuk metre boyu var yok, suratına baktığınız zaman zenci mi yoksa Japon mu olduğuna karar veremeyeceğiniz bir yer cücesi idi ki; tabir yerinde ise bir dudağı yeri, bir dudağı göğü yalar, sırıttıkça gözleri büsbütün görünmez olup, birkaç tüyden ibaret bıyıklarının altından, hellim kadar dişleri, günışığına uğrayıverirdi. Bazen kafasına bir fes geçirir, kimi zaman beline bir “Tarabulus Kuşağı” dolar, ağzı kulaklarında Köroğlu’nun “ Aşçıhane”sinde tabak yıkayarak, maişetini çıkarırdı. Sokaklarda sürüklenir gibi, ağzı bir karış açık dolaşmasının nedeni, Köroğlu’nda bol keseden yuvarladığı şişesi yedi kuruşluk, açık şaraptı. Mamur olduğu saatlerde Vasfi, “Mükdar Hüseyin Efendi” nin ayak işlerine bakar, eve sepet götürür; evden sipariş getirir, üç beş kuruş da oradan denkleştirmenin çaresine bakardı.
Şarabı çok içtiği gecelerde, Vasfi’ye bir kıskançlık ariz olur; Ayşe ile Havva’nın yattığı barakayı basar, kokularında yanlarına yaklaşılmayan eşi ve baldızının erkeklerle birlikte olduklarını iddia ederek, her ikisini de sopalar ve “evden” atardı. Böyle gecelerde, Ayşe Havva’yı da yanına alır, avazı ayyuka çıkmış bir vaziyette bağıra çağıra yola düşer, Vasfi’yi “dostlarının” kışkırttığını bütün Lefke’ye ilân ederek, gelir, bizim evin karşısındaki kışlık belediye sinemasının önündeki sahanlığa, eşek yükü ile taşınamayacak pılı pırtısını yığardı. Lime lime olmuş iki şilte, üzerlerine püskül püskül çarşaflar, onların üstüne........

© Kıbrıs Gazetesi


Get it on Google Play