Algı ile bilgi
Yıllar önce, Niyazi Kızılyürek bir makalesinde:
“Bilginin bir tüketim ürünü haline gelmesi, yeni bir toplumsal bölmenin oluşmasına da yol açtı…
Günümüzün baskın epistomolojisine göre nesnel bilgi yoktur ya? Allah ne verdiyse tüketime sunulabiliyor. Her şey sanat, her şey bilgi sayılabiliyor. Buna itiraz ettiğiniz zaman da “kendini beğenmiş entelektüel” veya “halktan kopuk marjinal” yakıştırmalarıyla karşı karşıya kalıyorsunuz… Bütün popülizmlerde görüldüğü gibi, bu alanda da kendini popülizm üzerinden pazarlayan yeni sanat ve eğitim elitleri oluştu.” Demişti.
Her şey, “bilgi”! Ne için? Tüketmek…
Bilgi anlamından soyutlandı! Anlam kaymasına uğradı… Malûmat (şimdi uydurma Türkçe’de buna “algı” deniliyor) ile bilgi, birbirine karıştı! Malûmat sahiplerine “uzman” denilmeye başlandı!
Oysa “algı” adı üstünde yalandır… Gerçeği değil, ödeyenin “zannedilmesini istediğini” gerçeğin yerine göstermek demektir. Zaten var olanın “algısının” (zannının, zehabının) yaratılmasına ne ihtiyacı var?
Sırası geldi, “malûmat” ile bilgi’nin farkını da yazalım: Bilgi, o........
© Kıbrıs Gazetesi
visit website