menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Ve casusluk hikâyesi

244 1
26.10.2025

Ölümlerden ölüm beğen gibi bir şey… Ya da kırk katır mı kırk satır mı?

Ekrem İmamoğlu’na yönelik bu defa da “Casusluk dâvâsı…”

Diplomanın iptali yetmedi. Yolsuzluk, irtikap, bilmem ne üzerinden “Suç örgütü liderliği” yetmedi…

Şimdi de casusluk dâvâsı…

Belki de Dilek İmamoğlu’nun söylediği gibi Roma’yı da Ekrem İmamoğlu yakmıştır!

Bütün ortamlarda “Yok canım, çıkarmazlar onu artık” söylemi… Kimse hukuktan falan bahsetmiyor, başka bir şey İmamoğlu’nun çıkarılmaması işi…

İstanbul’u kazanmasaydın arkadaş!

Sen buna bir de buna Cumhurbaşkanı adayı olma günahını eklemişsin.

Özgür Özel miting meydanlarında bağırıp duruyor: “Onun suçu dört kere Tayyip Erdoğan’ı yenmek” diye…

Böyle söyleyip durursan, meydanlardaki kitleler galeyana gelir belki ama İmamoğlu da içerden çıkamaz.

Geçen gün “Yargıyı enfekte eden üç olay” diye yazdım, “dördüncü”yü hatırlatmakta haksız sayılmazsınız.

“İmamoğlu’nun İstanbul’u kazanması ya da Tayyip Erdoğan’ın İstanbul’u kaybetmesi…”

Eğer siyaseten “İstanbul’u kaybetmek Türkiye’yi kaybetmek” gibi görülüyorsa, onun hesaplaşması da böyle sert olacak demektir.

Yargı bağımsız tabi.

Ama insanlar neden ilâhi adalete sığınıyorlar?

Yakında Ekrem İmamoğlu’ndan da bir “ilâhi adalet” hatırlatması duyabiliriz.

Eskiden bizim ikna odalarında kıvranan başörtülü çocuklarımız da çaresiz kalır, “ilâhi adalet”e........

© Karar