Mahcubiyetsiz Hatalar Zindanında Mahkûm Olmak
MAHCUBİYETSİZ hataların kurbanıyız.
Bu yetimiz kaybolduğundan veya çalıştırmadığımızdan kusurlarımızı kabule yanaşmıyoruz.
Diretiyoruz. Hatta üstünü sıvama gibi aymazlıklara cüret ediyoruz.
Oysa kul olana yakışan nedir? Beşeriyetinin kabulü ve buna bağlı olarak hatada ısrarcı olmamaktır.
Bu tutum bizi Âdem babamıza yakınlaştırır. Dolayısıyla İblisten uzaklaşmış oluruz.
…
HATASIZ insan yok.
Elbette hepimizin kendine göre az ya da çok hataları var ve hep olacak.
Beşeriyetimizin bir gereği bu.
Hatasız dostlar arasak dostsuz kalırız. Kusursuz arkadaşlıklar umarsak yalnızlaşırız.
Kabahatsiz aile bireyleri beklersek tökezleriz.
Bize lazım nedir o zaman: Mahcubiyet.
…
YANILGILAR harmanıyız.
Hatalarımız bunların sonucu olarak ortaya çıkıyor.
Yanlışlıklarla yaralı kalbimiz. Bilmeyerek veya istemeyerek sebep olduğumuz onca hata var.
Çoğu da evvela bizi vuruyor, sıkıştırıyor, tökezletiyor, toptan hayat başarımıza ket vuruyor.
Doğrudan sapma olarak tarif edebileceğimiz bu durumuzu kabullenmek çok önemli.
Hedefi neden tutturamadığımız, doğruyu neden isabet ettiremediğimiz hususunda âdil bir muhasebeye niyetli olmak işin başlangıcı.
Can yakacak olan sonuçları önceden öngörüp ona göre yol temizliği yapamayışımızın kök nedenlerini bulmak için elbette gayret atına binmemiz icap eder. Yeterli değil, azim ile ateş harlanmalı da…
Ancak o zaman üzerinde düşünebileceğiz. Çözüm için çareler üretebileceğiz.
…
MAKSATTAN sapmak başımızın en büyük........
© İstiklal
visit website