menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Kars’ın Genç Öğretmenleri

9 21
14.04.2024

2012 yılında Kars Millî Eğitim’deki görevime başlayalı henüz bir hafta olmuştu ki ilk atamayla, heyecanları gözlerinden okunan yüzden fazla genç öğretmen de Kars’a geldi. Öğretmenin temel enerjisi heyecanıdır. Heyecan varsa gerisi kolay. Yeni atanan öğretmenlerimizin biraz tecrübeye ihtiyaçları vardı, onu da biriktirdiğimiz tecrübelerden transfer etmeye hazır ve gönüllüydük. İyi niyetli, samimi, fedakâr, almaya da açık öğretmenler… Bu güzel gençlere kısa ve öz olarak şu hatırlatmaları yaptım:

“Hoş geldiniz, iyi ki geldiniz. İyi ki öğretmen oldunuz. Asla keşke demeyin, gözünüz başka alanlarda kalmasın. En güzel, en sevaplı, en zevkli, en etkili, en çok mutlu olacağınız bir yola girdiniz. Heyecan sizde, kısmi de olsa tecrübe bizde. Lütfen tecrübe edilmiş şeyleri tekrar tecrübe etmeye kalkmayın, yoksa maliyeti yüksek olur. İlk işiniz bir ajanda edinmek olsun, ona bir de isim koyun. Önemli zamanlarınızı, hatıralarınızı, sevinçlerinizi yazın. İnşallah üzüntünüz olmaz, olursa ajandanız onu da dinler ve derdinize ortak olur. Öğretmenliğinizi sınıflara hapsetmeyin. Siz, 7/24 öğretmensiniz. Kendinizi velilerden, mahalle ve köyden de sorumlu bilin… Zorluklar olacak elbette ama hevesiniz kırılmasın, her zorluktan bir ders çıkartın. Hata yapmaktan da korkmayın. Yıkılmaktan korkan, pehlivan olamaz… Bekâr kardeşlerimiz, gündemlerinin ilk maddesine evliliği koysun… Bankaların verdiği kartlara aldanıp, olmayan parayı harcamayın…”

Genç öğretmenlerimizin oryantasyon programlarını yaptıktan sonra sıra il merkezindeki kurum müdürleriyle yapacağımız toplantıya gelmişti. Kars Halk Eğitimi Merkezi’nin Konferans salonunda bir araya geldik. Bir okul müdürü arkadaş imalı bir şekilde yardımcılarıma soru sordu. Şube müdürü C. Bey, kızgın bir şekilde “Bize hesap soramazsın!” dedi. Ortalık biraz gerildi. Kurum müdürü arkadaşlar ilahiyatçı olmam sebebiyle olsa gerek, bana biraz önyargılıydılar. İdareciler büyük oranda sol görüşlüydü. Bunu üye oldukları sendikalardan anlamak zor değildi. Konuşmama başladığımda lakaytlık biraz azalsa da beni umursamadıkları belli oluyordu. Sözüme “Arkadaşlar her ne kadar C. Bey “Bize hesap soramazsınız!” dediyse de ben öyle düşünmüyorum. Bana hesap sorabilirsiniz. Hesap vermekten kaçınan kimsenin sakladığı şeyler var demektir. Benim siz değerli müdürlerimden saklayacağım bir şey yoktur…” diyerek başladım, az da olsa sözlerim dikkat çekti ve özet olarak şöyle devam ettim: “Üstlendiğimiz sorumluluk, ideolojiler ötesi kutsal bir sorumluluktur… Samimiyetle resmiyet dengesini iyi muhafaza etmeliyiz ama samimiyetimiz bir derece resmiyetin önünde olmalı ki soğukluk yerini muhabbete bıraksın. İşimizi aşkla yapalım, mevzuat yüreğimize batmasın. Muhataplarımızla bizi ayrıştırmasın… Millî Eğitim’de asıl olan görev, öğretmenliktir. İdarecilik geçici görevlerdir. Makam masaları, öğretmenlerimizle ve öğrencilerimizle aramıza girmesin… Okulu, öğrenci ve velilerden sakınmayın. Bu okullar milletin okuludur. Cumartesi, pazar hatta ihtiyaç ise akşamları kamunun hizmetinde olmalıdır… Ekibinize güvenin, sorumluluk verin, değer verin, takip edin, kontrol edin ve hesap sorun… Öğrencilerimizin hepsi sınavlarda derece yapamayabilir ama hepsi iyi insan, iyi birey, iyi vatandaş olabilir. Önceliğimiz bu olmalı… Yasak olmayan her şey serbesttir, önünüze sanal engeller koymayın.”

Gün geçtikçe müdür arkadaşlarla iletişimimiz çok daha olumlu seyretti. Onlara demiştim ki “Müdür yardımcısı olarak görevlendirmek istediğiniz kişiyi siz seçin, ben müdahil olmam. Her müdür, yardımcısını seçebilmeli. Ne var ki okulun genel gidişatını sizden sorarım.” Bu teminat güven verdi, samimiyetimize ve iletişimimize katkı sağladı. Mümkün........

© İnsaniyet


Get it on Google Play