Dijital Dünyada Çocuk Olmak ve Medeniyetin Emaneti
Her çağın kendine has bir masalı vardır.
Bir vakitler Anadolu köylerinde akşamüstü tandırın dumanı yükselirken nineler torunlarını çevresine toplar, onlara kadim kültürümüzden aktarılan hikâyeler anlatırdı. Her hikâyenin sonunda bir nasihat, bir dua, bir iyilik övgüsü yer alırdı. Çocuklar, sözü güçlü olan bu hikâyeleri dinleyerek büyür; çevreyi sevginin diliyle tanırdı.
Bugünse geleneksel anlatının yerini ekranlar aldı. Dijital oyunlar, kısa videolar, hızla tüketilen sosyal medya içerikleri, gayri ahlaki müzik grupları… Çocuğun hayal evreni sürekli değişen gündemlerin kirliliği arasında yorulmaktadır. Sanatla ilgisi olmayan geçici gösteriler; hikâyenin yerini gürültülü bir popüler algıya, anlamın yerini ise tüketim çılgınlığına bırakmaya başladı. Çocuğun, henüz üretmeyi öğrenemeden tüketmeye başlaması, hazlarını kolay yoldan suni olarak yaşaması bugün ürkütücü bir gerçeklik olarak karşımıza çıkmakta.
Oysa bizim anlatı ve söylencelerimiz dua ile başlar, öğütle biterdi. Çocuğu sımsıkı sarmalar, onun dünyasını her türlü olumsuzluklardan korumaya odaklanırdı.
Bir kelimenin içinde asıların bilgeliği, bir sözde yahut şiirde sevgiyi yaşatmanın ahlakı vardı. Şimdi o sözlerin yerini yabancı kelimeler, taklit cümleler almaya başladı. Bu yüzden çocuk, kendi kültüründen uzaklaştıkça hem dilini hem de aidiyet duygusunu kaybetmeye mahkûm edildi.
Eğer çağın bu masalları gürültüden ve tehlike içeriklerden ibaretse, bize düşen çocuklarımızı yeniden hakikatin anlatılarıyla buluşturmaktır. Hakikati ise çocuğa ulaştırmakta başat köprü aile ve okuldur. Çünkü ruhu besleyen asıl hikâye dijital dünyadaki ekranın yozlaşmış kültürü değil, duru bir dilin ve hafızanın eseridir.
Dilimiz, Hafızamızdır: Bir Milletin Kalbinde Saklı Emanet
Bir milletin belleğini koruyan en büyük emanet dildir. Dil, yalnızca kelimelerden ibaret değildir; bir medeniyetin taşıyıcısı, bir inancın ve kültürün devamıdır.
Bugün çocuklarımız günlük konuşmalarında yabancı sözcüklere yöneliyor; “oyun” yerine “game”, “günaydın” yerine “ güno” gibi anlamsız kısaltmalar kullanıyor. Bu basit bir değişim gibi görünse de belleğin, kimliğin ve inancın yavaş yavaş çözülmesinin habercisidir. Çocukların bu bağlamda okuduğu kitaplar, izlediği dijital içerikler çok önemlidir. Onların sağlıklı beslenmek için yediği içtiği her şey ne kadar önemli ise okudukları ve izledikleri de o kadar önemlidir ki zihin sağlıkları açısından bunun........





















Toi Staff
Gideon Levy
Penny S. Tee
Sabine Sterk
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein