Kader; Sözlükte “gücü yetmek; planlamak, ölçü ile yapmak, bir şeyin şeklini ve niteliğini belirlemek, kıymetini bilmek; rızkını daraltmak” gibi manalara gelir. Dini olarak da “Allah’ın bütün nesne ve olayları ezelî ilmiyle bilip belirlemesi” diye tarif edilir.

Kaza ise; “Hükmetmek; muhkem ve sağlam yapmak, emretmek, yerine getirmek” anlamındadır. Dini olarak da “Allah’ın nesne ve olaylara ilişkin ezelî planını gerçekleştirmesi” şeklinde tanımlanır.

Kur’an’da “ölçü, miktar ve güç” anlamlarında kullanıldığı da kabul edilir. Âyetlerde belirtildiğine göre Allah’ın buyruğu düzenlenmiş bir kaderdir (Ahzâb 33/38), Allah dişilerin taşıdığı yavruların rahimlerde nasıl bir gelişme göstereceğini bilir, O’nun katında her şeyin bir planı (miktar) vardır (Ra‘d 13/8). Her şeyin hazineleri O’nun nezdindedir ve her şeyi belli bir ölçü (kader) dahilinde indirir (Hicr 15/21); O her şeyi bir kaderle (bir plana göre) yarattı (Kamer 54/49).

Takdir kavramının yer aldığı ayetlerde belirtildiğine göre Allah her şeyi amacına uygun bir şekilde yaratmış, tabiatını belirleyip hedefine doğru yöneltmiştir (A‘lâ 87/2-3). Yine Allah yılların hesap edilebilmesi için aya evreler koymuş (Yûnus 10/5), geceyi dinlenme vakti ve güneşle ayı zaman ölçüsü olarak belirlemiş (En‘âm 6/96), insanların yaratılışını, rızıklarını, yaşayacakları zaman dilimini ve ölüm vakitlerini tayin etmiştir (Fussılet 41/10, 12; Furkān 25/2; Müzzemmil 73/20; Vâkıa 56/60).

Bu ayetlerde de hem evrenin yaratılışına dair kanunların hem de insanların yaratılış, yaşayış ve ölümüne ilişkin yasaların Allah tarafından düzenlendiği takdir kelimesiyle ifade edilmiştir.

Allah’ın sıfatlarının içinde Kaderle yakından ilgili olanların başında ilim sıfatı gelir. Allah gaybı bilir, ilmi her şeyi kuşatmıştır, göklerde ve yerde olanlara, gizli açık her şeye vâkıftır; insanların açıkladıklarından ve kalplerinde sakladıklarından haberdardır (Bakara 2/77; Tevbe 9/78; Nahl 16/19, 23; Hucurât 49/16, 18; Talâk 65/12).

Kur’an-ı Kerîm’de, ahiret hayatında cennet ve cehennem ehlinin talep ve temennileriyle yapacakları konuşmaların Allah’ın en kapsamlı ilmi çerçevesine girdiğini ifade eden birçok âyet mevcuttur (meselâ bk. A‘râf 7/44-51; Fâtır 35/33-37; Sâd 38/62-64).

Kader kavramının genel muhtevası içinde tabiatın yaratılması ve yönetilmesi, ayrıca tabiat içinde özel bir konuma sahip bulunan insanın yaratılması ve müstesna yeteneklere sahip kılınması da yer almaktadır (Özsoy – Güler, s. 3-48).

Kader probleminin odak noktasını oluşturan insanların fiilleri konusunda Kur’an’da dileyenin iman, dileyenin inkâr edebileceği, itaat ve isyanın insanın iradesine bağlı kılındığı, kişilerin işledikleri ameller karşılığında cennete veya cehenneme girecekleri, iyi işlerinin lehlerine, kötü işlerinin aleyhlerine olduğu ve Allah’ın kullarına asla zulmetmediği ifade edilmiştir (Kehf 18/29; Secde 32/19-20; Sebe’ 34/37-38; Yâsîn 36/54, 63-64). https://islamansiklopedisi.org.tr/kader

Değerli okurlar, Buraya kader ve kaza hakkındaki ayetler merkezinde teknik bilgilerin bir kısmını aktarmaya gayret ettim. Çünkü her konuda olduğu gibi temelde en sağlam teknik bilgi olmalıdır ki onun üzerine o bilginin açtığı yolda ilerlenebilsin.

Kader bütün dinlerde en karmaşık konu olarak ele alınmıştır. Bu konu insanları en çok ayrıştıran başlıklar arasındadır. İnsanoğlu dini ilimlerde kader konusunu tam olarak anlaşılır ve açıklayıcı bir cümleyle ifade edememiştir.

Hatta Peygamberimizin vefatından bir süre sonra Kaderiye ve tam tersi bir akım olan Cebriye isimli mezhebi akımların doğmasına sebep olmuştur. Yani tek kelimeyle kader şudur ya da budur demek her zaman her topluma bir cümleyle söylenememiştir.

Ayrıca her iki uç akımın insanlar arasında taraftar bulması da zor olmamıştır. Kimileri hala her şeyi Allah’ın insan iradesini hiçe sayarak belirlediğini ve başa gelenler konusunda insanın bir sorumluluğunun olmadığını savunurken, diğer yandan insan kendi fiillerini kendisi seçer ve uygular diyerek kişisel sorumluluk çerçevesinde konuyu anlamaktadırlar.

Peki biz sizlerin bu konudaki anlayışlarınıza nasıl yardım edebiliriz?

Değerli kardeşlerim, bizler İslam dininin Hanefi-Maturidi çizgisini takip etmekteyiz. Türk Milletinin Müslüman olduğundan beri aklı değerli bulan ve onu aktif kullanan bir anlayışla İslam’ı yaşamayı seçmiştir.

Bu açıdan yukarıdaki ayetleri okurken kişisel sorumluluğun imtihanın gereği olduğu inancını hiç terk etmemiştir. Kişisel seçimin ve kararın mümkün olduğu her söz ve fiilde sorumluluğu olduğunu kabul etmiştir.

Eğer olaylara ve akışına hiç müdahale etme imkânı yoksa ve her şey kendisinden uzak bir şekilde oluşuyorsa yine imtihanın gereği uygun bir davranış ve sabırlı bir mücadelenin şart olduğuna inanır. İsyanı ya da başka bir serzenişi seçmeyecektir.

Elbette Allah’ın bizim neleri seçeceğimizi bilmesi konusunda olumsuz cümle kurmayız. Allaha noksanlık atfetmekten kendimizi uzak tutarız. O’nun her şeyi bilmesiyle bizim irademizi kullanmamızın sonucunu bu minvalde değerlendiririz.

Şöyle de diyebiliriz; İnsanın bütün davranışlarını bilen Allah, bu seçeneklerden birisini özgür olarak seçip sorumluluğunu imtihanın gereği olarak alan insan. İşte bu bizim akla ve Allah’ın kader formülüne en uygun anlayışımızdır.

‘’Olduğu kadar, olmadığı kader’’ diye bir cümle bu durumu çok iyi anlatmaktadır.

Yanlış yaptığımızda ilk ve tek yapmamız gereken şey pişmanlık duyup muhatabından af dilemektir.

Kaderim deyip sorumluluktan sıyrıldığını zannetmek Allah katında hiçbir şey ifade etmeyecektir.

Haram bir fiili işlemek, sağlıksız bir gıda tüketmek, yalan konuşmak, İbadet etmek, dürüst olmak kaderle alakalı bir şey olmayıp tamamen kişinin tasarruflarındandır. Bu ve benzeri şeyleri yapmak ya da yapmamak insanın elindedir ve sorumluluğu da yapana aittir.

Cinsiyetimiz, Anne babamız, doğduğumuz ev, şehir, ülke, saç ve göz rengimiz, yani bizim elimizde ve tasarrufumuzda olmayan her şey de Allah’ın takdiridir.

Yani sorumluluk esasına dayalı bir hayatın sahibi olduğumuza inanıyoruz bir Müslüman olarak. Bu sebepten dolayı sonunda dünya ve ahiret bazında cezası olan hiçbir söz ve davranışta bulunmamamız lazım. Bilinçli Müslüman ve insana yakışan budur.

Bu sorumluluk çerçevesinde yaşayan insan kendisine ve çevresine huzur ve mutluluk verecektir. Yanlış kader inancının arkasına sığınarak düşülen hataların İslam toplumuna yüzyıllardır neler çektirdiklerine şahit oluyoruz. Şu an bile bu tembellik ve sorumsuzluk içerikli kader hayatı İslam’ın özünden kopuşun en önemli sebeplerinden birisidir.

Bilgili ve bilinçli bir dini hayat diliyorum her birimiz için Rabbimizden.

Hoş olunuz, hoşça kalınız, Allah’a emanet olunuz.

QOSHE - KADER, KAZA VE İNSAN - İbrahim Doğru
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

KADER, KAZA VE İNSAN

29 10
13.02.2024

Kader; Sözlükte “gücü yetmek; planlamak, ölçü ile yapmak, bir şeyin şeklini ve niteliğini belirlemek, kıymetini bilmek; rızkını daraltmak” gibi manalara gelir. Dini olarak da “Allah’ın bütün nesne ve olayları ezelî ilmiyle bilip belirlemesi” diye tarif edilir.

Kaza ise; “Hükmetmek; muhkem ve sağlam yapmak, emretmek, yerine getirmek” anlamındadır. Dini olarak da “Allah’ın nesne ve olaylara ilişkin ezelî planını gerçekleştirmesi” şeklinde tanımlanır.

Kur’an’da “ölçü, miktar ve güç” anlamlarında kullanıldığı da kabul edilir. Âyetlerde belirtildiğine göre Allah’ın buyruğu düzenlenmiş bir kaderdir (Ahzâb 33/38), Allah dişilerin taşıdığı yavruların rahimlerde nasıl bir gelişme göstereceğini bilir, O’nun katında her şeyin bir planı (miktar) vardır (Ra‘d 13/8). Her şeyin hazineleri O’nun nezdindedir ve her şeyi belli bir ölçü (kader) dahilinde indirir (Hicr 15/21); O her şeyi bir kaderle (bir plana göre) yarattı (Kamer 54/49).

Takdir kavramının yer aldığı ayetlerde belirtildiğine göre Allah her şeyi amacına uygun bir şekilde yaratmış, tabiatını belirleyip hedefine doğru yöneltmiştir (A‘lâ 87/2-3). Yine Allah yılların hesap edilebilmesi için aya evreler koymuş (Yûnus 10/5), geceyi dinlenme vakti ve güneşle ayı zaman ölçüsü olarak belirlemiş (En‘âm 6/96), insanların yaratılışını, rızıklarını, yaşayacakları zaman dilimini ve ölüm vakitlerini tayin etmiştir (Fussılet 41/10, 12; Furkān 25/2; Müzzemmil 73/20; Vâkıa 56/60).

Bu ayetlerde de hem evrenin yaratılışına dair kanunların hem de insanların yaratılış, yaşayış ve ölümüne ilişkin yasaların Allah tarafından düzenlendiği takdir kelimesiyle ifade edilmiştir.

Allah’ın sıfatlarının içinde Kaderle yakından ilgili olanların başında ilim sıfatı gelir. Allah gaybı bilir, ilmi her şeyi kuşatmıştır, göklerde ve yerde olanlara, gizli açık her şeye vâkıftır; insanların açıkladıklarından ve kalplerinde sakladıklarından haberdardır (Bakara 2/77; Tevbe 9/78; Nahl 16/19, 23; Hucurât 49/16, 18; Talâk 65/12).

Kur’an-ı Kerîm’de, ahiret hayatında cennet ve cehennem ehlinin talep ve temennileriyle yapacakları konuşmaların Allah’ın en kapsamlı ilmi çerçevesine girdiğini ifade eden birçok âyet mevcuttur (meselâ bk. A‘râf 7/44-51; Fâtır........

© İleri


Get it on Google Play