Farklılık rabbimizin yaratma tekniğinin içerisindeki en etkin bir mucizedir. Allah her şeyi tek ve özel yarattı. Farklı yarattı. Farklılığı da hayatın merkezine yerleştirdi.

Akıl, şuur ve öğrenme gibi bir sürü melekeyle donatılmış olan insan bütün farklılıklarla beraber, uyumlu ve huzur bulup üreterek yaşaması istenmiş.

Ama insanoğlu çoğu zaman farklılıkları yanlış okuyarak onu düşmanlık sebebi saymıştır. Kardeşini öldürmüş, insanlık tarihi boyunca kıskançlık, üstünlük, kapris ve aşağılık duygular üreterek kıyamete kadar sürecek bir kaosun yatırımını yapmıştır.

O zaman farklılık kelimesinin ifade ettiği anlamlara bir bakalım.

Türk Dil Kurumunun tarifine göre; “Doğal, toplumsal ve bilince dayanan her olay ve olguyu bütün ötekilerden ayıran özellik.” olarak tanımlanmıştır.’’

Yani farklı olmak insan doğasının bir gerçeğidir. Yani ortada tuhaf olan, anlaşılmaz ve sürpriz bir durum olmadığıdır. Yani her şey başından beri açık ve nettir.

İnsanoğlu ise en ufak ayrıntıyı düşmanlık yapabilmek için bahane yaptı. İnsan kendisini hep en doğru, en iyi ve en önemli birisi olarak kabul etti. Bu duygu insanda en çok terbiye edilmeye muhtaç bir güç merkezidir.

İnsanın benlik duygusu, inandıklarına bağlılığı ve onların doğruluğuna inanma durumu, Sahip olma içgüdüsü, korunma refleksi gibi doğal melekeler akıl, vicdan, ahlaki ve dini öğretilerle eğitilmek durumundadır. Sosyal insanın böyle bir duygu ve davranış eğitimine ihtiyacı vardır.

Aksi takdirde karşısındaki için tehlikeli bir canlıya dönüşebilir. Her an farklı bir duyguyla saldırganlaşabilir. Bu durum insanın vahşi bir tarafının varlığını gösteriyor. İnsan bütün kötü olan söz ve fiillerini bu vahşi kimliğiyle yapıyor.

Biraz daha belirgin örneklerle yazıyı daha da anlaşılabilir kılalım.

Mesela insanlar farklı coğrafyalarda yaşıyorlar. Dünya tek ama elips şeklinde olması, farklı mevsimler yaşaması, bitki örtüsü ve doğal hayat olarak değişik türde hayat alanına sahip olmaları gibi çok uç noktalarda insanoğluna farklılıklar sunmaktadır.

İnsan her bir özelliğe içine doğduğu şartlar gereği uyar ve onunla yaşama konusunu başarılı bir şekilde halleder. Akıllı insan her coğrafyada iyi bulduklarını öğrenir, iyilikleri ve iyileri biriktirir ve hayatına daha çok iyi şeylerle devam eder.

Yemek kültürü, çalışma ve üretme konuları, tabiatla münasebetler, korunma ve barınma ve birçok konuda iyi ve verimli örnekleri kopyalamaya gayret eder. Kendine ait iyi ve verimli olmayan şeyleri terk etmede gurur yapmaz. Bilhassa değiştirmekten mutluluk duyar.

Cahil ve eğitimsiz insan ise yanlışta olsa kötüde olsa hiçbir şeyini değiştirmez, düzeltmek için de çaba sarf etmez. Hatta muhataplarını incitecek tavırlar sergilemekten zerre tereddüt göstermez.

Din konusuna da değinelim. İnsan ilk olarak içine doğduğu ailesinin diniyle tanışır ve o dinin inananı olur. Yetişkinlik dönemlerinde, en önemlisi de eğitim alabiliyorsa o zaman diliminde dini ile ilgile temelde ya da içeriğin bir kısmında aklına ya da başka belgelere göre normal olmayan bir şeyler gördüğünde belge ve aklın ışığında inanç dünyasını düzenlemeye mecburdur.

Kuran’da ve Peygamberimizin ve hatta bütün Peygamberlerin en çok karşılaştıkları güç olarak atalar dini kavramı karşımıza çıkıyor. İnsanoğlunun nasıl ve ne düzeyde hatta ne kadar doğru olduğuna bakılmadan kabul edilen ve uygulamaya başlanılan dini hayatının bir sürü risk barındırdığına dair hiçbir fikri yoktur.

Bu konuda ikaz eden kişinin kibar bir cevapla karşılaşma olasılığı çok düşüktür. Genellikle de bu kitle için saldırgan bir tutum sergilemek ilk akla gelen tepkidir. Hoş görmek bir tarafa düşmanca bir tutum almaları normal bir cevaptır.

Hâlbuki ki insan insanın aynasıdır. Onda kendi eksikliklerini ve güzelliklerini de görür. Sadece merak duygusunu eğitici bir niyetle çalıştırması gerekmektedir.

İnsan aynı zamanda biriktirme meraklısıdır. Sanırım dünya sevgisinin hormonlu bir tarafının yansımasıdır. Sadece eşya biriktirmez. Aynı zamanda fikir, alışkanlık, adet, gelenek, kültür başlıklı birçok şeyi biriktirir. Bunları değiştirmekte ve terk etmekte de çok zorlanır. İnsana ve kâinata faydalı olanların zaten değiştirilmemelidir.

Ama ara sıra ya da zıt düşünce ve davranışlarla karşılaştığımızda mukayese ve muhakeme yapıp iyileri kazanç hanemize yazmalı, kötü huy ve davranışlarımızı da son kullanma tarihi geçmiş söz ve davranışlar çöplüğüne atmalıdır.

Zıt kutuplar birbirini besler derler. Zıtlara düşmanlık edeceğimize, peşinen reddedeceğimize mukayese ve muhakeme yaparak daha iyi insan olmamıza katkı sağlayabiliriz.

Her insan yüzde yüz yanlışa sahip olamaz. Tamamı yanlış olan inanç, söz ve davranışla yaşayamaz. En doğru bilgilerle donanmış bir insan da yanlışa düşmeme gibi bir garantisi olamaz. İnsanoğlu zaman içerisinde kirlenir, yıpranır. Çünkü nefis denilen bir iç tehlikeyle şeytan denilen bir dış tehlikeyle yaşamak zorundadır.

Bu güçlerin iç ve dış saldırıların hepsini başarıyla savuşturamaz. Ara sıra darbe alır. Bazı darbeleri hisseder bazılarını ise en azından ilk etapta hissetmez. Bazen de ister istemez en iyilerin yerine başka iyi olmayan şeyleri tercih etmek zorunda kalır. Yani insan kirlenir, insan yıpranır, insan körelir, insan akıl ve vicdan melekelerinden her zaman çok verimli fayda elde edemez.

İşte zıt olanlar bize bu kirlilikleri, yanlışları, kör noktalarımızdakileri, davranış bozukluklarımızı, zayıf olan iyi taraflarımızı gösterir ve tedavi etmemize fırsat sağlar. Tabi ki onları sakin ve akıllıca dinleyip gözlemleyebilirsek.

Durum budur değerli okurlarım. Biz insanlık ailesinden milyarlarca kişiden sadece bir kişiyiz. Ortak yönlerimizin çok olduğu insan kümesine bakarak da yüz milyonlarcasından bir kişiyiz. Hiçbir konuda kendimizi bir numara, başkalarını ise aşağılık ve gereksiz görmeyelim. Kötüler ve kötülükler bizlere iyiyi ve iyilikleri hatırlatsın. O zaman her şeyden insanlık ve iyilik adına fayda üretmiş oluruz.

“Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: Nerede olursan ol Allah’a karşı gelmekten sakın; yaptığın kötülüğün arkasından bir iyilik yap ki bu onu yok etsin. İnsanlara karşı güzel ahlakın gereğine göre davran.” Hadis-i Şerif (Tirmizi, Birr, 55)

Rabbim cümlemizi iyilerden eylesin. Bu bilinçle yaşamamıza yardım etsin. Hoş olunuz, hoşça kalınız, Allah’a Emanet olunuz.

QOSHE - FARKLILIKLARLA NASIL MUTLU YAŞANIR? - İbrahim Doğru
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

FARKLILIKLARLA NASIL MUTLU YAŞANIR?

14 0
09.01.2024

Farklılık rabbimizin yaratma tekniğinin içerisindeki en etkin bir mucizedir. Allah her şeyi tek ve özel yarattı. Farklı yarattı. Farklılığı da hayatın merkezine yerleştirdi.

Akıl, şuur ve öğrenme gibi bir sürü melekeyle donatılmış olan insan bütün farklılıklarla beraber, uyumlu ve huzur bulup üreterek yaşaması istenmiş.

Ama insanoğlu çoğu zaman farklılıkları yanlış okuyarak onu düşmanlık sebebi saymıştır. Kardeşini öldürmüş, insanlık tarihi boyunca kıskançlık, üstünlük, kapris ve aşağılık duygular üreterek kıyamete kadar sürecek bir kaosun yatırımını yapmıştır.

O zaman farklılık kelimesinin ifade ettiği anlamlara bir bakalım.

Türk Dil Kurumunun tarifine göre; “Doğal, toplumsal ve bilince dayanan her olay ve olguyu bütün ötekilerden ayıran özellik.” olarak tanımlanmıştır.’’

Yani farklı olmak insan doğasının bir gerçeğidir. Yani ortada tuhaf olan, anlaşılmaz ve sürpriz bir durum olmadığıdır. Yani her şey başından beri açık ve nettir.

İnsanoğlu ise en ufak ayrıntıyı düşmanlık yapabilmek için bahane yaptı. İnsan kendisini hep en doğru, en iyi ve en önemli birisi olarak kabul etti. Bu duygu insanda en çok terbiye edilmeye muhtaç bir güç merkezidir.

İnsanın benlik duygusu, inandıklarına bağlılığı ve onların doğruluğuna inanma durumu, Sahip olma içgüdüsü, korunma refleksi gibi doğal melekeler akıl, vicdan, ahlaki ve dini öğretilerle eğitilmek durumundadır. Sosyal insanın böyle bir duygu ve davranış eğitimine ihtiyacı vardır.

Aksi takdirde karşısındaki için tehlikeli bir canlıya dönüşebilir. Her an farklı bir duyguyla saldırganlaşabilir. Bu durum insanın vahşi bir tarafının varlığını gösteriyor. İnsan bütün kötü olan söz ve fiillerini bu vahşi kimliğiyle yapıyor.

Biraz daha belirgin örneklerle yazıyı daha da anlaşılabilir kılalım.

Mesela insanlar farklı coğrafyalarda yaşıyorlar. Dünya tek ama elips şeklinde olması, farklı mevsimler yaşaması, bitki örtüsü ve doğal hayat olarak değişik türde hayat alanına sahip olmaları gibi çok uç noktalarda insanoğluna farklılıklar sunmaktadır.

İnsan her bir özelliğe içine........

© İleri


Get it on Google Play