Yeni dönemin motivasyonu duygusal değil bölgesel
Çok sevilen bir ifade ile bu kez sahiden “Siyasette taşlar yerinden oynadı".
Yerinden oynayan taşlar nereye doğru hareket edecek henüz bilmiyoruz ama nasıl bir sonuç doğacak olursa olsun belli ki fazlasıyla temkinli ve “ağır çekimde" olacak.
Bu kez motivasyon farklı, dolayısıyla kapsam da farklı olacak.
Bu kez mesele "Analar ağlamasın" değil. Hatta demokrasi de değil. Açık konuşalım bu kez mesele kısa ya da uzun erimli bölgesel savaş ihtimali ve İsrail’in karşısında olmaya cüret etmiş az sayıdaki ülke ile İsrail'in yanında yer alması ihtimali olanların geleceği, birbirleriyle etkileşimleri, bozulan statükolardan Türkiye’nin olabilecek en az hasarla nasıl çıkabileceği meselesi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin meclis açılışında DEM’li Tuncay Bakırhan’la tokalaşması nezaketen hoş bir tavır olarak görülmüştü. Bu tavrın sebebine dair ilk ipucunu bizzat Bahçeli vermişti. Neden tokalaştığı sorulduğunda “Yeni bir döneme giriyoruz. Dünyada barışı isterken kendi ülkemizde barışı sağlamak lazım” demişti.
Ayrıca Bahçeli’nin bu hareketi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın şu sözlerinden dolayı yapmaya karar verdiğini öğrenmiştik: “Meclisteki uyum, mutabakat, karşılıklı saygı çerçevesinde tartışma ve istişare, buradan sokağa yansıyacak, ülkenin huzur ve emniyetine kapı aralayacaktır. Bölgemizin içinde bulunduğu gerilimli atmosferde siyasi rekabeti, siyasi husumete dönüştürme teşebbüslerine izin vermeyeceğinize inanıyorum.”
Erdoğan böyle demişti…
8 Ekim’deki konuşmasında ise Devlet Bahçeli yaklaşımını daha da derinleştirerek ‘öylesine’ bir tutum farklılığı içinde olmadığını ortaya koymuştu.
“Günden güne körüklenen bölgesel yangının cümle kapımıza dayandığı besbelli ortadayken, hala birbirimizin ayağına basmakla, ensesine tokat atmakla, açığını aramakla vakit mi kaybedelim?
Bu hakikatlere sırtımızı dönemeyiz, yüzümüzü çeviremeyiz, dudak bükemeyiz.
Hızla akan tarih nehrinin kıyısına fütursuzca çıkıp, hayatın ve hadiselerin geçişini gafilce, atıl vaziyette, hiçbir şey yokmuş gibi seyredemeyiz.
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı olarak, Cumhur İttifakı’nın bu duruş ve engin duyuşuna müzahir şekilde DEM sıralarına giderek elimi uzattım.
(…)
Uzattığım el, gelin Türkiye partisi olun, gelin teröre cephe alın, gelin bin yıllık kardeşliğimizde kenetlenenin temennisi ve teklifidir.
(…)
DEM’e evvela düşen sorumluluk, uzanan bu samimi elin kıymet hükmünü anlaması, dahası Türkiye partisi olması yönünde bir eşik olarak algılayıp değerlendirmesidir.
Türk ve Türkiye Yüzyılında sıfırlanmış terör ve bölücülük melanetinden sonra, aşımızı beraber taşıralım, işimizi birlikte artıralım, huzur ve güvenliğimizi el ele çoğaltalım, nitekim dünya genelinde Türkiye Cumhuriyeti’nin yeryüzü cenneti olmasını sağlayalım.”
Türkiye’de ülkesini seven tek bir kimse yoktur ki Türkiye’yi bir yeryüzü cenneti yapma temennisinin altına........
© Habertürk
visit website