menu_open
Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Sadece 4'ünün adı rüşvete karışmadı...

35 3
06.12.2024

GÜNEY Kore’de, Cumhurbaşkanı Yon Suk Yol’ün gece yarısı sıkıyönetim ilan ettiği haberi ekranda belirince gözlerime inanamadım…

Kore’de uzun dönem yaşam süren arkadaşımı aradım, “Evet öyle bir şey var ama önemli değil, Parlamento toplanır ve kaldırır” dedi.

Oldukça da sakindi…

Sözleri, Türkiye’nin Nobel Ödüllü Akademisyeni Prof. Dr. Daron Acemoğlu’nun, James Robinson ile yazdığı Ulusların Düşüşü kitabını aklıma getirdi.

Acemoğlu, kitabında Güney Kore’ye oldukça geniş yer ayırır; Kuzey ile Güney arasındaki gelişmişlik farkının nedenlerini sorgular.

Baktım iki gündür sosyal medyadan Acemoğlu’nun yanıldığını ileri sürenler var…

Tam tersine ortaya koyduğu ve Nobel’i ne denli hak ettiğini bir kez daha kanıtladı.

Eğer tersi olsaydı, Devlet Başkanı Yon Suk Yol’ün sıkıyönetim kararı devam ediyor olurdu…

Hatta bütün muhalefet liderleri de tutuklanıp hapse kapatılırdı...

Tam tersi oldu ve Devlet Başkanı Yoon, hakkındaki yolsuzluk iddiaları karşısında muhalefeti sindirmek amacıyla attığı adımı geri almak durumunda kaldı.

KURUMLARIN SAĞLAMLIĞI

Bunun nedeni de Prof. Dr. Acemoğlu’nun dile getirdiği gibi ekonomik ve siyasal kurumlarının sağlam bir şekilde işlevini yürütüyor olmasından kaynaklıydı.

Tam da Prof. Dr. Acemoğlu’nun belirttiği gibi Kuzey ve Güney Kore arasındaki en önemli fark kurumlarıdır…

Kültür aradan geçen yıllar içinde fark etmiş olsa da iki ülkenin ekonomik olarak kalkınmışlığı ve gelişmişliği arasındaki en önemli fark da budur…

Bütün bunlara yol açan ne kültür, ne coğrafya ne de cehalettir; Kuzey Güney Kore’nin kapsayıcı ekonomik kurumları ile siyasal kurumlarının oluşumundaki farktır…

Birinde siyaset, yani Kuzey Kore Başkanı kurumları kuşatmış ve işleyemez hale getirmiştir; yerine yenisini koymak yerine, sadece kendisini koymakla yetindiği için de siyaset işlemez hale geldi.

Çünkü siyaset bir toplumun kendini yönetecek kurulları sandık yoluyla ve özgür iradesiyle belirleme sanatıdır.

Eğer kapsayıcı kurumlar üzerinde baskın bir otorite varsa siyaset kurumundan söz edilemez; siyaset tek başına kurumları kuşatmış demektir…

SÖMÜRÜCÜ OLMAYAN KURUMLAR ENGELLEDİ…

Orada da Daron Acemoğlu’nun dile getirdiği gibi sömürücü kurumların filizlenmesi sağlanır.

Siyasal bir çatışmanın veya çekişmenin nasıl sonuçlanacağı siyaset oyununda hangi kişi veya grupların kazandığına, kimin daha fazla destek bulabildiğine bakılmaksızın, ne kadar ek kaynak veya etkin ittifak bulduğuna bağlıdır…

Önemli olan iktidar ittifakını kurmaktır, hükümetini devam ettirebilmenin yolu buna bağladır.

Acemoğlu’nun da kitabında vurguladığı gibi, ondandır ki Kuzey Kore ya da sömürge dönemi Latin Amerika’sındaki örnekler gibi, “mutlakiyetçi siyasal kurumlar” ve onu elinde tutanlar, bu gücü hem hükümetini devam ettirme hem de zenginleşme aracı olarak kullanır.

Buna karşılık, gücü toplumun geniş kesimlerine dağıtan ve ona sınırlama getiren siyasal kurumlar çoğulcudur.

Siyasal........

© Habertürk


Get it on Google Play