TARİKATLAR VE CEMAATLARDA YAPILAN YANLIŞLAR(1)
Tarikatlar ve cemaatler günümüzde toplumun büyük bir kesimi tarafından doğru veya yanlış haklı haksız eleştirilmektedir. Bu eleştiriler bugünün meselesi olmayıp geçmişten bugüne gelen bir süreçtir. Tarikatlar ve cemaatlar aynı zamanda tarihi ve toplumsal bir gerçek bir vakıadırlar. Bu nedenle bu konuyu değerlendirir irdelerken önyargısız olarak konuya yaklaşmak gerekiyor.
Yazıya başlarken ilkin cemaat ve tarikatlar hakkında biraz bilgi paylaşalım.
Cemaat denince aynı inanç ve düşünce ve dünya görüşü etrafında toplanmış insanlar grubu anlaşılır. Tarikat da gene cemaat olup bir silsileye mensup alim ve kamilinsanlara bağlı insanlar topluluğudur. Bu tanıma göre Nurculuk bir cemaattir, ama tarikat değildir. Nakşibendilik, Kadirilik bir tarikattır. Çünkü bunlarda silsile vardır. Nakşibendilik Hz. Ebubekir RA Efendimize nisbet edilen ve Şahı Nakşibend Muhammed BehaeddinBuhari Hazretlerinin isimlendirdiği ve silsile yoluyla bugüne kadar kamil alimler tarafından devam ettirilen irşad halkalarıdır. Aynı şekilde Kadirilik de nisbet olarak Hz. Ali Kerremallahü veche Efendimize dayandırılan ve Abdülkadiri Geylani Hazretlerinden ismini alan ve silsile yolu ile devam eden insanları irşat halkaları grupları yani cemaatleridir. Bütün tarikatlar böyle silsile yolu ile tarih boyunca gelen cemaatlerdir. Ama buna karşılık Nurculuk bir tarikat değildir. Bediüzzaman Saidi Nursinin kurduğu fakat silsilenin bulunmadığı bir cemaattir. Cemaatin lideri vardır fakat silsile değildir. Türkiye’de ve İslam aleminde tarih boyunca tarikatlar ve cemaatler içtimai (sosyolojik) bir gerçek olarak var olmuş ve insanları irşat etmiş doğru yola iletmiş İslam’ı yaşamayı öğretmişlerdir. Tarikat ve cemaatlerin asıl gayesi bağlılarının İslam’ı daha iyi yaşamasını Allah’ın rızasını kazanmasını, peygamberimizin yolundan sapmamasını nefsini ıslah edip iyi ahlak sahibi olmasını sağlamak için yapılan çalışmalardır. İslam aleminde başlıca sahih tarikatlar Nakşibendiye, Kadiriye Mevleviye, Sühreverdiye ve Çeştiyyedir. Ayrıca Bektaşilik Şazeli ve Kuzey AfrikadaSunusilik gibi tarikatlar da vardır. Bir de bu tarikatların alt kolları vardır. Kafkasyada Şeyh Şamilin temsil ettiği Nakşibendiliğe bağlı Müridizm, Mevlana HalidiBağdadiden başlayan Halidiye kolu halen Süleyman Efendinin kurucusu olduğu Süleymancılık Nakşiliğin altkollarıdır. Bektaşilik Osmanlı Devletinde ve orduda hakimbir tarikattı. Her tarikatta veya her dergahta irşad ve terbiyede farklı usuller vardır. Bazıları nefis terbiyesine riyazete bazıları zikre önem verir.
Bu girişten sonra tarih boyunca ve halen bütün İslam coğrafyasında içtimai (sosyolojik) bir gerçek olan tarikatlar hakkında var olan önyargıları önce tahlil etmekte fayda görüyorum. Sonra da tarikat ve cemaat mensupları arasında rastladığımız yanlışları irdelemek istiyorum.
Tarikatlar hakkında ön yargılar başlıca şunlardır:
Peygamberimiz zamanında tarikat tasavvuf yoktu.
Tasavvuf anlayışında Yunan Hint İran tesiri vardır.
Rabıta şirktir. Şeyhe ölünün yıkayıcıya teslim olması gibi itaat şirktir. Tasavvuf insanları miskinleştirir tembelleştirir. Bu zaman tasavvuf zamanı değildir. İmanı kurtarma zamanıdır. Bu ve buna benzer eleştiriler tarih boyunca da günümüzde de mevcuttur.
Tarikatların konusu olan tasavvufla ilgili önce Merhum Es’ad Coşan (rh a) Hocamızla yapılan bir mülakattan bazı alıntıları paylaşmak istiyorum. Bu mülakatta tasavvufla ilgili olan ayeti kerimeler de verilmektedir. Bu mülakatta ayrıca tasavvuf ve tarikatlara yönelik eleştirilere karşı cevapları bulabilirsiniz. Ben bu yazıda bazı önyargılara kısmen temas edeceğim.
Tasavvufla ilgili ayeti kerimeler:
Cinleri ve insanları başka şeyler için değil ancak bana ibadet........





















Toi Staff
Gideon Levy
Sabine Sterk
Penny S. Tee
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein