menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Dört kez “Genel Başkan” seçilmekle “lider” olunmuyor!

27 14
friday

Daha önceki yazılarımızda, kadim bir “aşağılık kompleksi” içinde olan CHP zihniyetinin Müslüman coğrafyayı hiçbir zaman muhatap almadığından ve her seferinde çareyi “ithal dostlarda” gördüğünden bahsetmiştik.

İşin tuhaf yanı ise Meclis lokantasında İsrail kolası göremediği için bile morali bozulan ve sırf bu yüzden Meclis’e soru önergesi veren malum zihniyetin temsilcileri, nedense küresel efendilerinden bekledikleri ilgiyi hiçbir zaman göremedi.

İktidarda olduğu dönemde Haçlılarca yeterince muhatap alınmadığı için sürekli gururu incindi.

Örneğin…

2002 yılında, DSP iktidarının son günlerinde Türkiye'ye gelen ABD Savunma Bakan Yardımcısı Paul Wolfowitz, yapılan bir araştırmada Türk halkının yüzde 80'inin “TSK'ya güvendiğinin” ortaya çıkması üzerine, seçilmiş meşru iktidarla görüşmek yerine, temaslarına askerden başlama kararı almıştı.

Paul Wolfowitz, ancak askerlerle görüştükten sonra dönemin Başbakanı Bülent Ecevit’i ile Başbakanlık Konutu'nda bir araya gelmişti.

AK Parti’yi kurar kurmaz yollara düşen ve kendisini engellemek için verilen “siyasi yasağa” aldırmayan Recep Tayyip Erdoğan ise sadece “AK Parti Genel Başkanı” sıfatını kullanarak yoğun bir yurtdışı ziyareti trafiği başlattı.

Partili lideri olarak ABD ve bazı Avrupa ülkelerinde çeşitli temaslarda bulunarak, adeta ileride “küresel bir lider” olacağının sinyalini daha ilk günden verdi.

O dönemde henüz devlet başkanı veya hükümet başkanı olmadığı halde gittiği her yerde yoğun bir ilgiyle karşılanan ve üst düzey temaslarda bulunan Başkan Erdoğan’ın bu duruşundan rahatsız olan müesses nizamın kalemşörleri….

“İngilizce bilmeyişinin görüşmelerde zorluk çıkarıp çıkarmadığına” ilişkin sorularla Başkan Erdoğan’ı sıkıştırmak isterken…

Kendisi;

“Bunlara niye takılıyorsunuz? İngilizce bilmiyorum, Türkçe konuşuyorum. Türkiye'de böyle takılmalar var. Dille yönetim sağlanmıyor. Bu komplekslerden kurtulmamız lazım. Çok iyi dil bilmek, başarısız bir yönetici olduktan sonra neye yarar” diyerek, kifayetsiz mütekebbirlere ağızlarının payını veriyordu.

Erdoğan’ın henüz ilk andan itibaren sergilediği bu dik........

© Haber7