Trump Amerikası...
Biden sonra Harris – Trump yarışı başladığında da söylemiştik: Birini tercih edecek durumda değiliz. Türkiye kim seçilirse seçilsin var olan sorunlarla, eklenebilecek yeni başlıklarla Türk-Amerikan ilişkilerini sürdürmek durumunda, diye…
Nitekim Trump, süper çoğunluk olarak ifade edilen bir netice ile yani, Seçiciler Kurulu, Senato ve Temsilciler Meclisi çoğunluklarını almak suretiyle ABD’nin 47. Başkanı olmayı başardı…
Biden-Harris çizgisi ile perişan olan dünyada, daha önceden bildiği ve aslında hiç de tasvip etmediği Trump yönetimine yeni bir kredi açanlar, umut besleyenler de açıklanan kabine üyesi adaylarını görünce endişeli bir bekleyişe girdiler…
Eskilerden kalma bir söz vardır, acele etme, peşin hüküm verme, mülahazat hanesini boş tut, diye…
Türkiye kuşkusuz ki, şerbetli.
Türk-Amerikan ilişkilerinde sorunlar ne birinci Trump döneminde başladı, ne de Biden ile…
Rahmetli Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel, derdi ki ‘Amerika ile ilişkiler ayı ile yatağa girmek gibidir. Uyanık olmak gerekir…’
Gerçekten de öyle.
Türkiye açısından stratejik ortak, müttefik, NATO üyeliğinden ötürü ‘dost ülke’ gibi birtakım nitelemelerle ifade edilmekle birlikte uygulamalar, pratiklerde hiç de dost olmayan pek çok yaklaşım içinde olan ABD ile ilişkiler, gelen ve giden başkanlara göre sadece biraz daha az sorunlu veya biraz daha fazla sorunlu olarak ilerler hep…
Görünen o ki, yine aynısı olacak. Berbat geçen bir dört yıl sonrasında yine berbat geçeceği anlaşılan bir dört yıllık döneme girmiş........
© Haber7
visit website