Mehmet Zahid Kotku Hocaefendi
Ülkemizin ve İslam Dünyasının en değerli simalarından birini kırk dört yıl önce bugün Hakkın rahmetine ve Peygamber Efendimizin komşuluğuna uğurlamışız.
Hakkında onlarca makale, biyografi ve kitap okumuş, hatıra dinlemiş, belgesel izlemişim.
Hepsi de son derece kıymetli.
Fakat bir şey fark ettim:
Mehmet Zahit Kotku Hocaefendi ve onun eserleri; insanlar, kurumlar, kuruluşlar, vakıflar, gazeteler, radyolar, televizyonlar, dergiler, dernekler... Birbirinin içinden yeni yeni eser ve hizmetler doğururken bunların detaylarına pek inememişiz.
Oysa, benim de bizzat yaşayarak tanık olduğum ve hatta bir kısmına da dokunduğum bu hizmet ve eserler hep onun bir işareti, teşviki ve en önemlisi de emeği ile ortaya çıkmıştı.
Çünkü Hocaefendi, sadece Mehmet Zahit Kotku’dan ibaret değildi.
O, esas itibarı ile Allah’ın emir ve yasaklarına, Peygamber Efendimizin yapıp ettiklerine harfiyen uyarak ve insanları da bunlara uymaya çağırarak 83 yıl boyunca, Üstad Sezai Karakoç’un tarif ettiği gibi bir mü’min olarak iki dünyayı bir arada yaşadı.
Böyle olan, böyle yaşayan insanların ölüm sonrası, ömürlerinden daha bereketli oluyor, vefatlarından sonra da hizmetleri devam ediyor.
Ben, dünya gözü ile ona bakamadım, ona dokunamadım, onunla konuşamadım, nasiplenemedim ne yazık ki...!
1980 Kenan Evren darbesinde Erzurum’da öğrenciydim ve birkaç yıldan beri Vahdet adında bir dergi çıkarıyorduk.
Darbe olunca dergimiz kapatıldı, yazı işleri müdürümüz rahmetli Ahmet Kara hapse atıldı, dergi sahibi Fuat Sağıroğlu çok sıkıntılar yaşadı, yayın müdürü olan ben ve diğer arkadaşlarımız rahmetli Kınyas Tanı, Cevdet Bulut... Hepimiz takibata uğrayıp kaçak olduk.
Aradan tam bir ay geçti, yavaş yavaş başımızı bulunduğumuz deliklerden çıkarmaya çalışıyorduk ki, İstanbul’da 14 Kasım 1980’de cemaatinin çokluğu ile Türkiye’yi sallayan büyük bir zatın cenazesi oldu.
Adını hayal meyal duymuş gibiydim.
Gazetelerden fotoğrafına baktım:
Evet o; Mehmet Zahit Kotku Hocaefendi.
Okuldan mezun oldum, askerliğimi yaptım ve 1985 yılının Mayıs ayında İstanbul Fatih’te Vefa yayıncılıkta işe başladım; İlim ve Sanat Dergisi... Önce muhabir, sonra yayın müdürü; ardından Gül Çocuk Dergisi kurucu yayın yönetmeni ve sonrasında İslam Dergisi, İlim Sanat Dergisi, Kadın Aile Dergisi ve Gül Çocuk dergilerinin yayınlarından sorumlu oldum.
Dergilerin başyazılarını o zamanlar Ankara İlahiyat Fakültesi’nde öğretim görevlisi olan ve sonraları Hocaefendi’nin hizmetlerini Türkiye sınırları dışına taşıyan, merhum Şehit Mahmut Esad Coşan Hoca yazıyor, merhum Raşit Küçük Hoca da yazıları gözden geçiriyordu.
O sıralar vefatının üzerinden beş yıl geçmesine rağmen hem dergilerde, hem Hakyol Vakfı'nda, hem Seha Kitabevi'nde ve hem de çalıştığımız bütün ortamlarda Mehmet Zahit Kotku Hocaefendi’nin adı, hizmetleri, eserleri, iyilikleri, merhameti ve mütevaziliği konuşuluyordu.
İslam Dergisi başta olmak üzere diğer dergiler de Hocaefendi’nin işareti ile kurulmuştu.
Başta Yıldız Teknik Üniversitesi olmak üzere İstanbul Teknik'ten ve diğer üniversitelerden mezun olup yetişenler birer birer çeşitli kurum ve kuruluşlarda harıl harıl hizmet veriyorlardı.
Bunlardan Necmettin Erbakan Almanya’daki bilimsel çalışmaları ile, TOBB’deki bilimsel ve teknik çalışmaları ile, sanayideki çalışmaları ve Türkiye’de ilk olan 'Gümüş Motor' hizmeti ile siyasette başbakanlığa kadar yükselerek medeniyetimizin son temsilcisi Osmanlı'dan sonra adeta yok edilen, tüm müslümanların birlik ve kardeşliği olan “Ümmet” anlayışını Türkiye ve dünya müslümanlarına güçlü bir şekilde algılatan öncülüğü ile ve yetiştirdiği öğrencisi Recep Tayyip Erdoğan’ın yirmi yıllık iktidarında devrim niteliğinde onlarca hizmeti ile Kotku Hocaefendi yaşamaya devam ediyordu.
Ayrıca devlet adamı olarak, iktidarları döneminde kendi deyimi ile Türkiye’ye 150 yıl çağ atlatan, başbakanlık ve cumhurbaşkanlığı yapmış olan Turgut Özal; vaaz ve irşatları ile büyük hizmetlere imza atmış olan ve şu anda Türkiye’nin savunma sanayiindeki yükünün büyük bir kısmını taşıyan önemli bir bilim insanına baba olan Cevat Akşit; eğitimci, devlet adamı, akademisyen, hizmet adamı Raşit Küçük; din, bilim ve devlet adamları Lütfi Doğan, Fehim Adak, Mazhar Özman, Nihat Ongun, Cafer Tatlıal, Yaşar Karayel, Ali Oğuz; Devlet Planlama Teşkilatı'nda (DPT) onlarca hizmete imza atan devlet adamı, teknokrat, siyasetçi Recai Kutan; Muammer Dolmacı, Halit İlhan, Cevat Ayhan, Kemal Unakıtan ve yıllardan beridir Konya’nın eğitim ve yardımlaşma hizmetlerini omuzlayan Mehmet İncili.
Merhum şair Sedat Yenigün; eğitimci, ilim ve iş........
© Haber7
visit website