menu_open
Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Kan İftirası mı, Kan Ritüeli mi?

4 0
09.12.2024

Kanlı ayinler, insanlık tarihinin ilkel dönemlerinden beri karşılaşılan bir şey. Çocukların, bakire kızların, genç erkeklerin belirli bir amaç için kurban edilerek kanlarının akıtılması, Mezopotamya’dan İnkalara, pek çok uygarlıkta karşılaşılan tüyler ürpertici bir gelenek olarak çıkar karşımıza. Yakın bir geçmişte Peru’da yapılan bir arkeolojik kazıda, çocuklara ait olduğu tespit edilen 250 çocuğun iskelet kalıntıları bulunmuş, bu iskeletlerin Ay Tanrısı Shi’ye kurban edilen çocuklara ait olduğu anlaşılmıştı. Bu tür arkeolojik veriler, ilkel çağlarda, İlahi vahiyden yoksun toplumlarda bu tür sapık ritüellerin ne kadar yaygın olduğunu gösteriyor. Hal böyleyken, en ibtidai dönemlerden modern zamanlara sarkan uzun bir süreç boyunca, Yahudiler için kan ritüeli denen uygulamadan bugün bile bahsedebiliyor olmamız bir hayli çarpıcıdır.

Yahudiler ve onlara müzahir olanların “kan iftirası, bunların karşısında konumlanan daha büyük gürûhun ise “kan ritüeli” olarak kavramsallaştırdığı olgu, söz konusu taraflar arasında yüzyılları kapsayan ve günümüzde de sıcaklığını koruyan derin münakaşalara sebep olmuştur.

Yahudilikte Kan ritüelinin ilk defa Hamursuz Bayramı veya diğer ismiyle Pessah ile ilişkilendirildiği görülür. Hamursuz Bayramı (Pessah), İsrailoğullarının Hz. Musa öncülüğünde Mısır’dan çıkışlarını kutladıkları bir bayramdır. Her yılın nisan ayının ortasında kutlanan Hamursuz Bayramı, geçmişten bugüne bazı değişiklikler gösterse de kurban adama, en temel argüman olarak öne çıkar. Bu kutlamada veyahut anmada, uygun bir keçi seçilir, keçi bir süre beslenerek semirtilir ve bayram günü kesilirdi. Bütün kanı büyük bir özenle akıtılan keçinin sakatatları da dahil tamamı yenirdi. Çeşitli kaynaklar, Hamursuz Bayramının Yahudilerce en az bin yıl boyunca bu şekilde kutlandığını belirtir. Söz konusu kutlama biçimi, Miladi 70 yılında Süleyman Mabedi’nin Romalılar tarafından yıkılmasına kadar sürmüş. Avrupalı birçok tarihçiye göre Yahudiler, Mabed yıkıldıktan sonra keçi kurban etmeyi terk etmişler; lakin aynı ritüeli hayvan olarak gördükleri Hristiyan çocuklarının kanlarını akıtarak sürdürmüşlerdir.

13. yüzyılda yaşamış Flaman tarihçi Cantimpreli Thomas ise kan ritüelinin kaynağını Hz. İsa’nın çarmıha gerilmesine dayandırır. Şehrin valisi olan Pilatus, Hz. İsa olduğuna inanılan kişinin kanını akıtmayı reddeder. İnfazı bekleyen Yahudi kalabalık ise buna karşı çıkarak “Kanını akıt, onun kanı bizim ve çocuklarımızın üzerinde olsun” diye bağırarak tempo tutar. Yahudiler, işte bu olaydan sonra Hristiyanları öldürüp kanlarını akıtmayı bir ibadet ritüeline dönüştürmüşlerdir. Yahudiler ve özellikle de Hristiyanlar arasında asırlardır ciddi bir tartışma konusu olankan ritüeli, Wikipedia’da Yahudi ve Hristiyan kaynaklardaki bilgiler dikkate alınarak ayrıntılı bir biçimde betimlenir. Buna göre, henüz ergen çağa ulaşmamış bir Hristiyan erkek çocuğu kaçırılarak veyahut bir şekilde satın alınarak bir sinagogta veya başka bir yerde gizlenir. Tören gecesi gelip çattığında bütün davetliler yerini almış, işkence aletleri hazır edilmiştir.

Doğuştan günahkar kabul edilen Hristiyan çocuk, dümenden bir mahkemeyle yargılanır. Çıplak ve bağlı haldeki çocuk, kararın açıklanması için hâkimin önüne çıkarılır ve ölümle cezalandırıldığı ilan edilir. İdam edilmeden önce çocuğa türlü işkenceler uygulanır. Kötürüm bırakma, erkeklik uzvunun kesilmesi, iğneli bir fıçı........

© Haber Vakti


Get it on Google Play