Ayşenur Ezgi Eygi'nin ardından
Filistin şehidi Ayşenur Ezgi Eygi, 1998 yılında Antalya’da dünyaya geldi. Henüz 9 aylıkken ailesiyle Amerika’ya yerleşti. Babası, doğduğu toprakların kültürüne âşinâ olması ve Türkçe öğrenmesi için onu 2011 yılında Aydın’daki akrabalarının yanında okula yazdırdı. Seattle’daki Washington Üniversitesi’nde psikoloji bölümündeki mezuniyetinin ardından Orta Doğu dilleri ve kültürleri alanında yan dal çalışması yaptı. Siyonist terör askerlerinin sıktığı o kurşun onu hayattan kopardığında henüz 26 yaşında, hayatının baharındaydı.
İdealist bir genç olan Ayşenur, tabiattan insana, kültürlerden dillere her şeye olabildiğince duyarlı ve sorumluluk sahibi bir genç olarak yetişti. Dünyanın neresinde olursa olsun, tarihin hangi kesitinde yaşanmış olursa olsun, yüreği hep ezilenlerin feryadıyla çarpıyordu. Son zamanlarda Cezayir direnişine dair kitapları okuyordu. Daha on sekizindeyken Avrupa’nın her yerinden gelip Kızılderilileri hunharca katleden barbar Avrupa sürülerinin insanlık suçlarını protesto ettiği gösteride tam üç tane plastik mermi yemiş, yaralanmıştı. Washington Üniversitesi’ndeki İsrail karşıtı protestolarda çok aktif katılım göstermiş, gösterilerin en başından sabahlara değin “kahrolsun İsrail” nidalarına soluk olmuştu. Kimi zaman Amerikalı siyahiler, kimi zaman da Arakanlı Müslümanlar için barışçıl eylemlerde vicdanının sesine kulak vermiş, haksızlıklara karşı boy göstermişti.
İnsan kanının oluk oluk akıtıldığı bir coğrafyada insanlar, tarihin tanık olduğu en dehşetli kıyımlara maruz kalırken, fert fert insanların şahsi çabaları dışında kimse bu modern soykırıma dur diyemiyordu. İdealist ruhunun feveranlarına dayanamayan Ayşenur, ölümü pahasına da olsa bir şeyler yapmak istiyordu. Öteden beri çeşitli yardım kuruluşlarıyla bağı vardı zaten. Bu kuruluşlardan birisi de, Uluslararası Dayanışma Hareketi (International Solidarity Movement-ISM) idi. Bu kuruluşun temel amacı, vatan toprakları soykırımcı İsrail tarafından işgal edilen Filistinlilere barışçıl ve sivil yöntemlerle destek vermekti. 2003’te Refah’ta İsrail buldozeri tarafından ezilerek feci şekilde can veren ABD vatandaşı Rachel Corrie de bu hareketin bir mensubuydu. Ayşenur kararını vermişti; Uluslararası Dayanışma Hareketi ile gereken irtibatı sağlamış, ayarlamaları tamamlamıştı.
Filistin’e gitme arzusunu ilk olarak babasıyla paylaştı. Babası, kızını aylar boyunca gözyaşları içinde bu kararından vaz geçirmeye çalıştı. Hatta bir keresinde ona, “Kızın, insan öldürmeyi çok iyi bilen bir yere gidiyorsun. Allah korusun, bir kaza kurşununa kurban gitmenden korkuyorum.” demişti. Oysa Ayşenur ölümü çoktan göze almıştı: “Gideceğim baba. Orada olup bitenleri insanların duyması lazım. Ölmem bir işe yarayacaksa buna razıyım ben.” demişti. Annesi Rabia Hanım ise kızının Filistin’e gittiğinden asla haberdar olmadı, ta ki şehadet haberi gelene dek.
***
Ayşenur, 9 kişilik barış gönüllüsü bir ekip ile, Tel Aviv’e doğrudan uçuş olmadığı için Ürdün üzerinden giderler. Oradan da Kudüs’e. Daha sonra Kudüs’ten El Halil’e ve en sonunda da 6 eylülde şehit edileceği Batı Şeria’daki Beita’ya........
© Haber Vakti
visit website