EMEKLİNİN YAŞAM MÜCADELESİ
Türkiye’de emeklilerin yaşam koşulları her yıl biraz daha ağırlaşıyor. Bir zamanlar toplumun en kırılgan ama en saygı duyulan kesimi olarak görülen emekliler, bugün ekonomik baskı altında ayakta kalmaya çalışan bir işgücüne dönüşüyor. Yıllarca çalışmış, üretmiş, ülke ekonomisine katkı sağlamış milyonlarca insan; dinlenme, torun sevinci, ikinci bahar hayallerini bir kenara itip yeniden iş kuyruğuna girmek zorunda kalıyor.
Emeklilerin Çalışma Zorunluluğu Artıyor
Türkiye İş Kurumu’nun (İŞKUR) verileri, emekli gerçeğini tüm çıplaklığıyla ortaya koyuyor.
2024 yılında 22 bin emekli iş aramak için İŞKUR kapısını çalmışken, 2025 yılında bu sayı 26 bin kişinin üzerine çıktı. Bu artış, yalnızca ekonomik koşulların kötüleştiğini değil, aynı zamanda emeklilik sisteminin koruyuculuğunu da hızla kaybettiğini gösteriyor.
Bu rakamlar buzdağının görünen yüzü…
Başvuruda bulunmadan, tanıdıklar aracılığıyla ya da merdiven altı işlerde çalışan emekliler eklendiğinde, tablo çok daha karanlık.
Uzmanlar bu artışın üç temel nedene işaret ettiğini belirtiyor:
Gerçek enflasyonla maaş artışlarının uyumsuzluğu
Kiraların ve gıda fiyatlarının son yıllardaki olağanüstü yükselişi
Emeklilik maaşının bir hane halkını geçindirecek düzeyden uzaklaşması
Bugün Türkiye’de emeklilerin büyük bölümü, emekli aylığını temel ihtiyaçlara bile yetiremiyor.
“İkinci Bahar” Hayal Oldu
Emeklilerin hayali hep belliydi: Yıllarca çalıştıktan sonra dinlenmek, torunlarıyla vakit geçirmek, hayatın koşturmacasından biraz olsun uzaklaşmak…
Ancak özellikle son beş yılda yaşanan yüksek enflasyon ve alım gücündeki erime, bu hayali adeta imkânsız hale getirdi.
Artık Türkiye’de emeklilik, “çalışmayı bırakmak” anlamına gelmiyor; aksine "iki iş yapmak zorunda kalma" anlamına geliyor.
Gün içinde kuyruk kuyruk iş başvuruları, akşam saatlerinde market poşetlerinin........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Gideon Levy
Penny S. Tee
Mark Travers Ph.d
John Nosta
Daniel Orenstein
Beth Kuhel