menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

MESELA…

7 1
yesterday

Bilirsiniz; ilkbaharda polen, yazın toz, sonbaharda sararan yapraklar, kışın da kar taneleri eksik olmaz gökyüzünden; uçuşur dururlar ha bire. Üç tarafı denizlerle bezeli, yedi iklim yetmiş renk cennet ülkemizin semalarında da yıllardır aymaz dolması, yamyam sarması, ihanet bumbarı yüklü bulutlar hiç eksik olmadı. Bir uğursuzluk çöktü ki üstümüze sormayın. Söylememe, söylenmeme gerek yok nihayetinde benim gördüklerimi, duyduklarımı, hissettiklerimi siz de yaşıyorsunuz bire bir…

O kadar çok sorun, o kadar çok soru var ki inanın hangisine öncelik tanıyacağına karar veremiyor insan. Hani bazen diyorum kendi kendime; ‘boş ver, kapa gözlerini, kulaklarına da birer tıkaç… Sen de koyun ol, takıl bir keçinin peşine… Ne dersiniz rahat eder miyim? Şaka bir yana rengi, deseni; boyu boyutu, izdüşümü, parabol eğrilisi, beyazı, siyahı, pembelisi; göbeklisi, çelimsizi, boduru, uzun boylusu, huylusu, huylusu, zehirlisi, bölücüsü, ayırımcısı, vatan satanı, ihanete yatanı ile o kadar soru ve sorun var ki ayakları yere değmeyen…

Gelin isterseniz düşünen her insan gibi benim de hayallerimi üstünü çizen, rüyalarımı bölen, uykularımı kaçıran sorulardan bir kaçını sıralayayım:

Mesela; son iki yüz yıldır Türk- İslam coğrafyasının üzerine dolaşan insanımıza acıların en şiddetlisini tattıran kan, acı ve gözyaşı yüklü bulutlar ne zaman semalarımızı terk edecek?

Mesela; Batı’nın petrol uğruna, yeşil dolar adına geliştirdikleri ve sahneledikleri Büyük Ortadoğu........

© Günışığı Gazetesi