menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

KAVRAMININ ŞİDDETİ 2: KÜRT AKLININ YENİ İMKÂNI

13 0
20.11.2025

Elinizdeki ikinci bölüm ise, bu mekanizmanın tersine dönmeye başladığı eşiği ele alıyor: İktidarın bilgi üretimine karşı Kürt halkının kendi hafızasını, kendi anlam evrenini ve kendi bilme biçimlerini yeniden kurduğu bir dönüşüm anını. Bu süreç, yalnızca politik bir hareket değil; derin bir epistemik yeniden doğuştur. Bu metin, söz konusu dönüşümün imkânlarını, sınırlarını ve ortaya çıkardığı yeni düşünsel alanı tartışmayı amaçlar.

Bir halkın aklı, yalnızca nasıl düşündüğünü değil, dünyayla kurduğu ilişkiyi de gösterir. Bugün Kürtlerin düşünme biçiminde ortaya çıkan değişim, uzun yıllar boyunca dışarıdan kurulan anlam çerçevelerinin çözülmesiyle belirginleşiyor. Kürt artık tarif edilen değil; kendi anlamını kuran bir özne hâline geliyor. Bu, ani bir kopuş değil; adım adım yer değiştiren bir bilinçtir ve tamamlanmış bir sonuç değil, sürekli yeniden üretilmesi gereken bir duruştur. Bilincin yönü döndüğünde, tarih de yeni bir yol aramaya başlar.

Egemenlerin yıllarca “bölge”, “sorun”, “güvenlik”, “kalkınma” gibi teknik ifadelerle kurduğu dil, açıklamaktan çok sınır çizen bir çerçeveydi. Kürt toplumu bugün bu dili çözebiliyor; devletin dışarıya değil, kendisine nasıl baktığını okumayı öğreniyor. Bu okuma tarzı bir karşı iktidar kurma arzusu değil; etik sınırlar içinde kendini koruma, düşünsel berraklığı sürdürme ve ortak değerlendirme yapabilme yeteneğidir.

Modern uzmanlık bilgisi yaşamı sürdüren bir zorunluluktur, fakat iktidarla birleştiğinde toplumu sınıflandıran bir mekanizmaya dönüşür. Yerel hafıza da kendi iç gerilimlerini taşır; gelenekler ve ilişkiler bazen özgürlüğü daraltabilir. Bu nedenle özgürleşme, özneleşme, merkezden gelen bilgiyi bütünüyle reddetmek ya da yereli sorgusuz sahiplenmek değildir. Doğru olan, bilginin yararlı yönlerini doğru bir zeminde yeniden yorumlamak; yerelin bakış açısını ise eleştirel bir süzgeçten geçirmektir. Bu uyanış, toplumda iktidarın merkezîleşmesini önleyecek denetim ve oto-eleştiri mekanizmalarını da zorunlu kılar.

Bugün Kürt düşüncesi, iktidarı sadece karşısına almakla yetinmiyor; nasıl işlediğini de çözümleyebiliyor. Dışarıdan bakmak yerine, yapının iç ritmini okuyarak........

© Güneydoğu Ekspres