YANLIŞIN KÜÇÜĞÜ VE BÜYÜĞÜ
Her baba ve anne çocuklarının iyi olmasını ister. “Hayırlı evlat” her insanın isteğidir. Kusurlarını, kötü hallerini, içinde bulunduğu olumsuzlukları bilen baba, oğlunun kendisi gibi olmamasını, kusursuz olmasını, sorunsuz ve rahat bir hayat yaşamasını ister. Yapmakla övündüğü hatta “kahramanlık” kabul ettiği bir takım tavır ve davranışlarını vicdanen kusurlu ve yanlış olarak düşündüğünde, bunlardan çocuğunun uzak durmasını arzu eder.
Bunu sağlamak için hiçbir fedakârlıktan çekinmez. Çocuğunun eğitimi ve iyi bir insan olması için, en zor şartlarda yaşamaya katlanır, her türlü sıkıntılara göğüs gerer. “Ceketimi satar yine çocuğumu okuturum!” Sözü fedakârlığın simgesel bir sloganı olarak meşhur olmuştur. Her babanın çocuğuyla ilgili fıtri tavrı budur.
Tavuklarını bile başıboş bırakmayan insan, ciğerinden bir parça kabul ettiği çocuğunu başıboş bırakmak ister mi? Sahibini tanıyan ve sorunsuzca boyun eğen bir atın bile sahibinin yanında çok büyük değeri olur. Kendisine itaat ve saygıda kusur etmeyen hayırlı evladının kendisi yanındaki değerini ve zevkini varın siz düşünün...
Baba ve anneye çocuklarının hayırlı evlat olmasıyla ilgili bu masumane istek ve duyguları veren Allah, en temiz ve en güzel şekilde yarattığı çocuğu, masum ve hayırlı evlat olacak donanımla birlikte onlara teslim ediyor. Ancak ailedeki kötü tutum ve uygulamalar, doğru sanılan ya da küçük görülen,........
© Gazete İpekyol
visit website