Kara belalar!
Kimsenin dikkatini çekti mi, bilemiyorum?
İlginç olduğu kadar, ülke futbolunun bütününü ilgilendiren bir hadise gündeme geldi.
Deportes Reports’un haberi bir hayli ilginç idi.
Ülkemizde daha önce Başakşehir ve Rizespor formaları giyen Carlos Ponck, sahte evrak düzenleme suçlamasıyla Yeşil Burun Adaları'nda tutuklandı.
Ne var bunda demeyin!
Haber bununla da kalmıyor.
Yapılan inceleme sonucunda futbolcunun aslında 30 değil, 35 yaşında olduğu ve gerçek adının Carlos Israel Latina da Silva olduğu ortaya çıktı.
Daha neler!
Evet, yanlış okumadınız…
Dünyanın bize uzak bir yerinden adamın biri kalkıyor, bir menajer aracılığıyla Türkiye’ye de yolu düşüyor ve iki Süper Lig takımıyla anlaşıp forma giyiyor.
Adamın nasıl bir futbolcu olduğu konusunda fikir sahibi değilim. Ama sahtekarlık ve dolandırıcılık konusunda sıkı bir eğitim aldığı açık seçik ortada…
Daha düne kadar kıçında don yerine yaprak takip gezinenleri futbolcudur deyip sahiplenir, hayatta görmedikleri kadar paraya boğarsan böyle olursun.
Bu olay ülkemiz de ilk değildir, son da olmayacaktır.
İkinci bir olayı da benden duyun da küçük dilinizi yutuverin.
Takım ismi, yer, zaman, kişiler hakkında bilgi istemeyin. Rencide olurlar üzülürüm.
Samsunspor’da genel menajer olarak görev yaptığım bir dönemde Türkiye Futbol Federasyonu’nun İstanbul’da bir otelde düzenlediği UEFA eğitimlerinden birinde idim.
Toplantı devam ederken bir kulübümüzün genel menajeri gelen telefonlara yanıt vermek için sık sık dışarı çıkıyor, hararetli konuşmalar yapıyordu.
Her defasında da yüzü kızarıyor, morali bozuk bir hal almış gibi yeniden toplantıya dönüyordu.
Samsunspor olarak ne zaman onlarla maçımız olsa, bizle çok iyi ilgileniyorlardı. Hem kendisiyle hem de kendisiyle samimiyetimiz ve dostluğumuz ileri seviyede idi.
Dayanamayıp yanına gittim ve halini hatırını, yaşadığı sıkıntıyı sordum.
Derdini anlatacak birini arayan gibi bir solukta gözü yaşlı anlattı.
Şaşkınlık içerisindeydim.
Duyduklarım hayrete düşürmüştü beni.
Bir menajer beraberinde getirdiği siyahi bir oyuncuyu onlara satmak istemiş. Bunlarda futbolcunun CV’sini okumuş, maç videolarını izlemişler. İşimize yarar deyip sözleşme imzalamışlar.
Futbolcuyu da menajerini şehrin en lüks otellerinden birinde ağırlamışlar.
Menajere komisyonunu, oyuncuya da imza parasını elden nakit ödemişler.
Yanlış hatırlamıyorsa 40-50 bin dolar gibi bir para.
Menajer İstanbul’daki toplantıya katılmak için uçağa atlamış.
Kulüp başkanı da oyuncu ve menajeri yemeğe çıkarmak istemiş, istemesine de ne otel de ne kulüp tesislerinde ara ki bulasın.
Yer yarılıp içerisine girmişler sanki.
Başkan derin bir araştırma sonrası bu ikilinin o gece şehirden ayrılıp yurt dışına çıktığını öğrenmiş.
Futbolcu futbolcu, menajer de menajer değilmiş. Adamın ismi doğru ama yaşı 43 imiş.
Başkan deli olmuş dolandırıldığına…
Hırsını menajerden almaya başlamış.
Konu bu!
Arkadaşa öğüdüm şu oldu, yaptı mı yapmadı mı bilmiyorum zira o günden sonra kendisini futbol dünyası içerisinde bir daha görmedim.
Dedim ki kendisine; “Evini barkını topla, kamyona koy şehir değiştir. Başkanın karşısına da çıkma.”
Yaptı mı, yapmadı mı?
Bilmiyorum.
Diyeceğim o ki her siyahi adamı sporcu zannetme!
İlginç olduğu kadar, ülke futbolunun bütününü ilgilendiren bir hadise gündeme geldi.
Deportes Reports’un haberi bir hayli ilginç idi.
Ülkemizde daha önce Başakşehir ve Rizespor formaları giyen Carlos Ponck, sahte evrak düzenleme suçlamasıyla Yeşil Burun Adaları'nda tutuklandı.
Ne var bunda demeyin!
Haber bununla da kalmıyor.
Yapılan inceleme sonucunda futbolcunun aslında 30 değil, 35 yaşında olduğu ve gerçek adının Carlos Israel Latina da Silva olduğu ortaya çıktı.
Daha neler!
Evet, yanlış okumadınız…
Dünyanın bize uzak bir yerinden adamın biri kalkıyor, bir menajer aracılığıyla Türkiye’ye de yolu düşüyor ve iki Süper Lig takımıyla anlaşıp forma giyiyor.
Adamın nasıl bir futbolcu olduğu konusunda fikir sahibi değilim. Ama sahtekarlık ve dolandırıcılık konusunda sıkı bir eğitim aldığı açık seçik ortada…
Daha düne kadar kıçında don yerine yaprak takip gezinenleri futbolcudur deyip sahiplenir, hayatta görmedikleri kadar paraya boğarsan böyle olursun.
Bu olay ülkemiz de ilk değildir, son da olmayacaktır.
İkinci bir olayı da benden duyun da küçük dilinizi yutuverin.
Takım ismi, yer, zaman, kişiler hakkında bilgi istemeyin. Rencide olurlar üzülürüm.
Samsunspor’da genel menajer olarak görev yaptığım bir dönemde Türkiye Futbol Federasyonu’nun İstanbul’da bir otelde düzenlediği UEFA eğitimlerinden birinde idim.
Toplantı devam ederken bir kulübümüzün genel menajeri gelen telefonlara yanıt vermek için sık sık dışarı çıkıyor, hararetli konuşmalar yapıyordu.
Her defasında da yüzü kızarıyor, morali bozuk bir hal almış gibi yeniden toplantıya dönüyordu.
Samsunspor olarak ne zaman onlarla maçımız olsa, bizle çok iyi ilgileniyorlardı. Hem kendisiyle hem de kendisiyle samimiyetimiz ve dostluğumuz ileri seviyede idi.
Dayanamayıp yanına gittim ve halini hatırını, yaşadığı sıkıntıyı sordum.
Derdini anlatacak birini arayan gibi bir solukta gözü yaşlı anlattı.
Şaşkınlık içerisindeydim.
Duyduklarım hayrete düşürmüştü beni.
Bir menajer beraberinde getirdiği siyahi bir oyuncuyu onlara satmak istemiş. Bunlarda futbolcunun CV’sini okumuş, maç videolarını izlemişler. İşimize yarar deyip sözleşme imzalamışlar.
Futbolcuyu da menajerini şehrin en lüks otellerinden birinde ağırlamışlar.
Menajere komisyonunu, oyuncuya da imza parasını elden nakit ödemişler.
Yanlış hatırlamıyorsa 40-50 bin dolar gibi bir para.
Menajer İstanbul’daki toplantıya katılmak için uçağa atlamış.
Kulüp başkanı da oyuncu ve menajeri yemeğe çıkarmak istemiş, istemesine de ne otel de ne kulüp tesislerinde ara ki bulasın.
Yer yarılıp içerisine girmişler sanki.
Başkan derin bir araştırma sonrası bu ikilinin o gece şehirden ayrılıp yurt dışına çıktığını öğrenmiş.
Futbolcu futbolcu, menajer de menajer değilmiş. Adamın ismi doğru ama yaşı 43 imiş.
Başkan deli olmuş dolandırıldığına…
Hırsını menajerden almaya başlamış.
Konu bu!
Arkadaşa öğüdüm şu oldu, yaptı mı yapmadı mı bilmiyorum zira o günden sonra kendisini futbol dünyası içerisinde bir daha görmedim.
Dedim ki kendisine; “Evini barkını topla, kamyona koy şehir değiştir. Başkanın karşısına da çıkma.”
Yaptı mı, yapmadı mı?
Bilmiyorum.
Diyeceğim o ki her siyahi adamı sporcu zannetme!
Deportes Reports’un haberi bir hayli ilginç idi.
Ülkemizde daha önce Başakşehir ve Rizespor formaları giyen Carlos Ponck, sahte evrak düzenleme suçlamasıyla Yeşil Burun Adaları'nda tutuklandı.
Ne var bunda demeyin!
Haber bununla da kalmıyor.
Yapılan inceleme sonucunda futbolcunun aslında 30 değil, 35 yaşında olduğu ve gerçek adının Carlos Israel Latina da Silva olduğu ortaya çıktı.
Daha neler!
Evet, yanlış okumadınız…
Dünyanın bize uzak bir yerinden adamın biri kalkıyor, bir menajer aracılığıyla Türkiye’ye de yolu düşüyor ve iki Süper Lig takımıyla anlaşıp forma giyiyor.
Adamın nasıl bir futbolcu olduğu konusunda fikir sahibi değilim. Ama sahtekarlık ve dolandırıcılık konusunda sıkı bir eğitim aldığı açık seçik ortada…
Daha düne kadar kıçında don yerine yaprak takip gezinenleri futbolcudur deyip sahiplenir, hayatta görmedikleri kadar paraya boğarsan böyle olursun.
Bu olay ülkemiz de ilk değildir, son da olmayacaktır.
İkinci bir olayı da benden duyun da küçük dilinizi yutuverin.
Takım ismi, yer, zaman, kişiler hakkında bilgi istemeyin. Rencide olurlar üzülürüm.
Samsunspor’da genel menajer olarak görev yaptığım bir dönemde Türkiye Futbol Federasyonu’nun İstanbul’da bir otelde düzenlediği UEFA eğitimlerinden birinde idim.
Toplantı devam ederken bir kulübümüzün genel menajeri gelen telefonlara yanıt vermek için sık sık dışarı çıkıyor, hararetli konuşmalar yapıyordu.
Her defasında da yüzü kızarıyor, morali bozuk bir hal almış gibi yeniden toplantıya dönüyordu.
Samsunspor olarak ne zaman onlarla maçımız olsa, bizle çok iyi ilgileniyorlardı. Hem kendisiyle hem de kendisiyle samimiyetimiz ve dostluğumuz ileri seviyede idi.
Dayanamayıp yanına gittim ve halini hatırını, yaşadığı sıkıntıyı sordum.
Derdini anlatacak birini arayan gibi bir solukta gözü yaşlı anlattı.
Şaşkınlık içerisindeydim.
Duyduklarım hayrete düşürmüştü beni.
Bir menajer beraberinde getirdiği siyahi bir oyuncuyu onlara satmak istemiş. Bunlarda futbolcunun CV’sini okumuş, maç videolarını izlemişler. İşimize yarar deyip sözleşme imzalamışlar.
Futbolcuyu da menajerini şehrin en lüks otellerinden birinde ağırlamışlar.
Menajere komisyonunu, oyuncuya da imza parasını elden nakit ödemişler.
Yanlış hatırlamıyorsa 40-50 bin dolar gibi bir para.
Menajer İstanbul’daki toplantıya katılmak için uçağa atlamış.
Kulüp başkanı da oyuncu ve menajeri yemeğe çıkarmak istemiş, istemesine de ne otel de ne kulüp tesislerinde ara ki bulasın.
Yer yarılıp içerisine girmişler sanki.
Başkan derin bir araştırma sonrası bu ikilinin o gece şehirden ayrılıp yurt dışına çıktığını öğrenmiş.
Futbolcu futbolcu, menajer de menajer değilmiş. Adamın ismi doğru ama yaşı 43 imiş.
Başkan deli olmuş dolandırıldığına…
Hırsını menajerden almaya başlamış.
Konu bu!
Arkadaşa öğüdüm şu oldu, yaptı mı yapmadı mı bilmiyorum zira o günden sonra kendisini futbol dünyası içerisinde bir daha görmedim.
Dedim ki kendisine; “Evini barkını topla, kamyona koy şehir değiştir. Başkanın karşısına da çıkma.”
Yaptı mı, yapmadı mı?
Bilmiyorum.
Diyeceğim o ki her siyahi adamı sporcu zannetme!
Ülkemizde daha önce Başakşehir ve Rizespor formaları giyen Carlos Ponck, sahte evrak düzenleme suçlamasıyla Yeşil Burun Adaları'nda tutuklandı.
Ne var bunda demeyin!
Haber bununla da kalmıyor.
Yapılan inceleme sonucunda futbolcunun aslında 30 değil, 35 yaşında olduğu ve gerçek adının Carlos Israel Latina da Silva olduğu ortaya çıktı.
Daha neler!
Evet, yanlış okumadınız…
Dünyanın bize uzak bir yerinden adamın biri kalkıyor, bir menajer aracılığıyla Türkiye’ye de yolu düşüyor ve iki Süper Lig takımıyla anlaşıp forma giyiyor.
Adamın nasıl bir futbolcu olduğu konusunda fikir sahibi değilim. Ama sahtekarlık ve dolandırıcılık konusunda sıkı bir eğitim aldığı açık seçik ortada…
Daha düne kadar kıçında don yerine yaprak takip gezinenleri futbolcudur deyip sahiplenir, hayatta görmedikleri kadar paraya boğarsan böyle olursun.
Bu olay ülkemiz de ilk değildir, son da olmayacaktır.
İkinci bir olayı da benden duyun da küçük dilinizi yutuverin.
Takım ismi, yer, zaman, kişiler hakkında bilgi istemeyin. Rencide olurlar üzülürüm.
Samsunspor’da genel menajer olarak görev yaptığım bir dönemde Türkiye Futbol Federasyonu’nun İstanbul’da bir otelde düzenlediği UEFA eğitimlerinden birinde idim.
Toplantı devam ederken bir kulübümüzün genel menajeri gelen telefonlara yanıt vermek için sık sık dışarı çıkıyor, hararetli konuşmalar yapıyordu.
Her defasında da yüzü kızarıyor, morali bozuk bir hal almış gibi yeniden toplantıya dönüyordu.
Samsunspor olarak ne zaman onlarla maçımız olsa, bizle çok iyi ilgileniyorlardı. Hem kendisiyle hem de kendisiyle samimiyetimiz ve dostluğumuz ileri seviyede idi.
Dayanamayıp yanına gittim ve halini hatırını, yaşadığı sıkıntıyı sordum.
Derdini anlatacak birini arayan gibi bir solukta gözü yaşlı anlattı.
Şaşkınlık içerisindeydim.
Duyduklarım hayrete düşürmüştü beni.
Bir menajer beraberinde getirdiği siyahi bir oyuncuyu onlara satmak istemiş. Bunlarda futbolcunun CV’sini okumuş, maç videolarını izlemişler. İşimize yarar deyip sözleşme imzalamışlar.
Futbolcuyu da menajerini şehrin en lüks otellerinden birinde ağırlamışlar.
Menajere komisyonunu, oyuncuya da imza parasını elden nakit ödemişler.
Yanlış hatırlamıyorsa 40-50 bin dolar gibi bir para.
Menajer İstanbul’daki toplantıya katılmak için uçağa atlamış.
Kulüp başkanı da oyuncu ve menajeri yemeğe çıkarmak istemiş, istemesine de ne otel de ne kulüp tesislerinde ara ki bulasın.
Yer yarılıp içerisine girmişler sanki.
Başkan derin bir araştırma sonrası bu ikilinin o gece şehirden ayrılıp yurt dışına çıktığını öğrenmiş.
Futbolcu futbolcu, menajer de menajer değilmiş. Adamın ismi doğru ama yaşı 43 imiş.
Başkan deli olmuş dolandırıldığına…
Hırsını menajerden almaya başlamış.
Konu bu!
Arkadaşa öğüdüm şu oldu, yaptı mı yapmadı mı bilmiyorum zira o günden sonra kendisini futbol dünyası içerisinde bir daha görmedim.
Dedim ki kendisine; “Evini barkını topla, kamyona koy şehir değiştir. Başkanın karşısına da çıkma.”
Yaptı mı, yapmadı mı?
Bilmiyorum.
Diyeceğim o ki her siyahi adamı sporcu zannetme!
Ne var bunda demeyin!
Haber bununla da kalmıyor.
Yapılan inceleme sonucunda futbolcunun aslında 30 değil, 35 yaşında olduğu ve gerçek adının Carlos Israel Latina da Silva olduğu ortaya çıktı.
Daha neler!
Evet, yanlış okumadınız…
Dünyanın bize uzak bir yerinden adamın biri kalkıyor, bir menajer aracılığıyla Türkiye’ye de yolu düşüyor ve iki Süper Lig takımıyla anlaşıp forma giyiyor.
Adamın nasıl bir futbolcu olduğu konusunda fikir sahibi değilim. Ama sahtekarlık ve dolandırıcılık konusunda sıkı bir eğitim aldığı açık seçik ortada…
Daha düne kadar kıçında don yerine yaprak takip gezinenleri futbolcudur deyip sahiplenir, hayatta görmedikleri kadar paraya boğarsan böyle olursun.
Bu olay ülkemiz de ilk değildir, son da olmayacaktır.
İkinci bir olayı da benden duyun da küçük dilinizi yutuverin.
Takım ismi, yer, zaman, kişiler hakkında bilgi istemeyin. Rencide olurlar üzülürüm.
Samsunspor’da genel menajer olarak görev yaptığım bir dönemde Türkiye Futbol Federasyonu’nun İstanbul’da bir otelde düzenlediği UEFA eğitimlerinden birinde idim.
Toplantı devam ederken bir kulübümüzün genel menajeri gelen telefonlara yanıt vermek için sık sık dışarı çıkıyor, hararetli konuşmalar yapıyordu.
Her defasında da yüzü kızarıyor, morali bozuk bir hal almış gibi yeniden toplantıya dönüyordu.
Samsunspor olarak ne zaman onlarla maçımız olsa, bizle çok iyi ilgileniyorlardı. Hem kendisiyle hem de kendisiyle samimiyetimiz ve dostluğumuz ileri seviyede idi.
Dayanamayıp yanına gittim ve halini hatırını, yaşadığı sıkıntıyı sordum.
Derdini anlatacak birini arayan gibi bir solukta gözü yaşlı anlattı.
Şaşkınlık içerisindeydim.
Duyduklarım hayrete düşürmüştü beni.
Bir menajer beraberinde getirdiği siyahi bir oyuncuyu onlara satmak istemiş. Bunlarda futbolcunun CV’sini okumuş, maç videolarını izlemişler. İşimize yarar deyip sözleşme imzalamışlar.
Futbolcuyu da menajerini şehrin en lüks otellerinden birinde ağırlamışlar.
Menajere komisyonunu, oyuncuya da imza parasını elden nakit ödemişler.
Yanlış hatırlamıyorsa 40-50 bin dolar gibi bir para.
Menajer İstanbul’daki toplantıya katılmak için uçağa atlamış.
Kulüp başkanı da oyuncu ve menajeri yemeğe çıkarmak istemiş, istemesine de ne otel de ne kulüp tesislerinde ara ki bulasın.
Yer yarılıp içerisine girmişler sanki.
Başkan derin bir araştırma sonrası bu ikilinin o gece şehirden ayrılıp yurt dışına çıktığını öğrenmiş.
Futbolcu futbolcu, menajer de menajer değilmiş. Adamın ismi doğru ama yaşı 43 imiş.
Başkan deli olmuş dolandırıldığına…
Hırsını menajerden almaya başlamış.
Konu bu!
Arkadaşa öğüdüm şu oldu, yaptı mı yapmadı mı bilmiyorum zira o günden sonra kendisini futbol dünyası içerisinde bir daha görmedim.
Dedim ki kendisine; “Evini barkını topla, kamyona koy şehir değiştir. Başkanın karşısına da çıkma.”
Yaptı mı, yapmadı mı?
Bilmiyorum.
Diyeceğim o ki her siyahi adamı sporcu zannetme!
Haber bununla da kalmıyor.
Yapılan inceleme sonucunda futbolcunun aslında 30 değil, 35 yaşında olduğu ve gerçek adının Carlos Israel Latina da Silva olduğu ortaya çıktı.
Daha neler!
Evet, yanlış okumadınız…
Dünyanın bize uzak bir yerinden adamın biri kalkıyor, bir menajer aracılığıyla Türkiye’ye de yolu düşüyor ve iki Süper Lig takımıyla anlaşıp forma giyiyor.
Adamın nasıl bir futbolcu olduğu konusunda fikir sahibi değilim. Ama sahtekarlık ve dolandırıcılık konusunda sıkı bir eğitim aldığı açık seçik ortada…
Daha düne kadar kıçında don yerine yaprak takip gezinenleri futbolcudur deyip sahiplenir, hayatta görmedikleri kadar paraya boğarsan böyle olursun.
Bu olay ülkemiz de ilk değildir, son da olmayacaktır.
İkinci bir olayı da benden duyun da küçük dilinizi yutuverin.
Takım ismi, yer, zaman, kişiler hakkında bilgi istemeyin. Rencide olurlar üzülürüm.
Samsunspor’da genel menajer olarak görev yaptığım bir dönemde Türkiye Futbol Federasyonu’nun İstanbul’da bir otelde düzenlediği UEFA eğitimlerinden birinde idim.
Toplantı devam ederken bir kulübümüzün genel menajeri gelen telefonlara yanıt vermek için sık sık dışarı çıkıyor, hararetli konuşmalar yapıyordu.
Her defasında da yüzü kızarıyor, morali bozuk bir hal almış gibi yeniden toplantıya dönüyordu.
Samsunspor olarak ne zaman onlarla maçımız olsa, bizle çok iyi ilgileniyorlardı. Hem kendisiyle hem de kendisiyle samimiyetimiz ve dostluğumuz ileri seviyede idi.
Dayanamayıp yanına gittim ve halini hatırını, yaşadığı sıkıntıyı sordum.
Derdini anlatacak birini arayan gibi bir solukta gözü yaşlı anlattı.
Şaşkınlık içerisindeydim.
Duyduklarım hayrete düşürmüştü beni.
Bir menajer beraberinde getirdiği siyahi bir oyuncuyu onlara satmak istemiş. Bunlarda futbolcunun CV’sini okumuş, maç videolarını izlemişler. İşimize yarar deyip sözleşme imzalamışlar.
Futbolcuyu da menajerini şehrin en lüks otellerinden birinde ağırlamışlar.
Menajere komisyonunu, oyuncuya da imza parasını elden nakit ödemişler.
Yanlış hatırlamıyorsa 40-50 bin dolar gibi bir para.
Menajer İstanbul’daki toplantıya katılmak için uçağa atlamış.
Kulüp başkanı da oyuncu ve menajeri yemeğe çıkarmak istemiş, istemesine de ne otel de ne kulüp tesislerinde ara ki bulasın.
Yer yarılıp içerisine girmişler sanki.
Başkan derin bir araştırma sonrası bu ikilinin o gece şehirden ayrılıp yurt dışına çıktığını öğrenmiş.
Futbolcu futbolcu, menajer de menajer değilmiş. Adamın ismi doğru ama yaşı 43 imiş.
Başkan deli olmuş dolandırıldığına…
Hırsını menajerden almaya başlamış.
Konu bu!
Arkadaşa öğüdüm şu oldu, yaptı mı yapmadı mı bilmiyorum zira o günden sonra kendisini futbol dünyası içerisinde bir daha görmedim.
Dedim ki kendisine; “Evini barkını topla, kamyona koy şehir değiştir. Başkanın karşısına da çıkma.”
Yaptı mı, yapmadı mı?
Bilmiyorum.
Diyeceğim o ki her siyahi adamı sporcu zannetme!
Yapılan inceleme sonucunda futbolcunun aslında 30 değil, 35 yaşında olduğu ve gerçek adının Carlos Israel Latina da Silva olduğu ortaya çıktı.
Daha neler!
Evet, yanlış okumadınız…
Dünyanın bize uzak bir yerinden adamın biri kalkıyor, bir menajer aracılığıyla Türkiye’ye de yolu düşüyor ve iki Süper Lig takımıyla anlaşıp forma giyiyor.
Adamın nasıl bir futbolcu olduğu konusunda fikir sahibi değilim. Ama sahtekarlık ve dolandırıcılık konusunda sıkı bir eğitim aldığı açık seçik ortada…
Daha düne kadar kıçında don yerine yaprak takip gezinenleri futbolcudur deyip sahiplenir, hayatta görmedikleri kadar paraya boğarsan böyle olursun.
Bu olay ülkemiz de ilk değildir, son da olmayacaktır.
İkinci bir olayı da benden duyun da küçük dilinizi yutuverin.
Takım ismi, yer, zaman, kişiler hakkında bilgi istemeyin. Rencide olurlar üzülürüm.
Samsunspor’da genel menajer olarak görev yaptığım bir dönemde Türkiye Futbol Federasyonu’nun İstanbul’da bir otelde düzenlediği UEFA eğitimlerinden birinde idim.
Toplantı devam ederken bir kulübümüzün genel menajeri gelen telefonlara yanıt vermek için sık sık dışarı çıkıyor, hararetli konuşmalar yapıyordu.
Her defasında da yüzü kızarıyor, morali bozuk bir hal almış gibi yeniden toplantıya dönüyordu.
Samsunspor olarak ne zaman onlarla maçımız olsa, bizle çok iyi ilgileniyorlardı. Hem kendisiyle hem de kendisiyle samimiyetimiz ve dostluğumuz ileri seviyede idi.
Dayanamayıp yanına gittim ve halini hatırını, yaşadığı sıkıntıyı sordum.
Derdini anlatacak birini arayan gibi bir solukta gözü yaşlı anlattı.
Şaşkınlık içerisindeydim.
Duyduklarım hayrete düşürmüştü beni.
Bir menajer beraberinde getirdiği siyahi bir oyuncuyu onlara satmak istemiş. Bunlarda futbolcunun CV’sini okumuş, maç videolarını izlemişler. İşimize yarar deyip sözleşme imzalamışlar.
Futbolcuyu da menajerini şehrin en lüks otellerinden birinde ağırlamışlar.
Menajere komisyonunu, oyuncuya da imza parasını elden nakit ödemişler.
Yanlış hatırlamıyorsa 40-50 bin dolar gibi bir para.
Menajer İstanbul’daki toplantıya katılmak için uçağa atlamış.
Kulüp başkanı da oyuncu ve menajeri yemeğe çıkarmak istemiş, istemesine de ne otel de ne kulüp tesislerinde ara ki bulasın.
Yer yarılıp içerisine girmişler sanki.
Başkan derin bir araştırma sonrası bu ikilinin o gece şehirden ayrılıp yurt dışına çıktığını öğrenmiş.
Futbolcu futbolcu, menajer de menajer değilmiş. Adamın ismi doğru ama yaşı 43 imiş.
Başkan deli olmuş dolandırıldığına…
Hırsını menajerden almaya başlamış.
Konu bu!
Arkadaşa öğüdüm şu oldu, yaptı mı yapmadı mı bilmiyorum zira o günden sonra kendisini........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Gideon Levy
Penny S. Tee
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
Daniel Orenstein
John Nosta
Rachel Marsden
Joshua Schultheis